İlkel Akrabalık - Çift Bağı İnsan Toplumunu Nasıl Doğurdu? 6
- Okunduğu Gibi
- 4 gün önce
- 5 dakikada okunur
I. EVRİMSEL TARİHÇİLER OLARAK PRİMATOLOGLAR
1.1) 2. Primatoloji ve İnsan Davranışının Evrimi
1.2) 3. Rahim Akrabalık Mirası
Primatoloji Teorileri ve Primat Mirasları
Primat Akrabalıklarını Değerlendirmek
Primatlarda Rahim Bağlantılı (Anne Soyundan) Akrabalık Alanı
Rahim Bağlantılı Akrabalar Nasıl Tanınır?
Tüm Grup Çapında Akrabalık Yapılarının Kökeni
Birinci ana başlık 5 alt başlığa sahipti ve bu 5 alt başlığın ikincisi olan "Rahim Akrabalık Mirası" adını taşıyan başlığın sonuncusuna geldik. Bir önceki başlıkta primatlarda da sosyal statü olduğunu okuduğumda uzun süredir aklımda olan bir konuyu yazma fırsatı buldum. İnsanların doğasında eşitlik olmadığını düşünüyorum. Bu insanların eşit olması gerektiğini düşünmediğim anlamına gelmiyor. İdeal olarak her bir insanın bu dünyada adil bir şekilde yaşaması gerektiğine inanıyorum. Bu inancım insanların eşit haklara sahip olması gerektiğini de kapsıyor ama maalesef yaşadığımız gerçeklik bu değil. İdeal olanla, yaşanan arasındaki bu farkı anlamaya ve çözmeye çalışıyorum. Sosyalist ve/veya sosyal demokrat yanım bana eşitliği ve adaleti savunmamı söylüyor. Buna tüm kalbimle de inanıyorum ama yaşadığımız hayatın bu denli hiyerarşik olduğunu, sıradan insanların bu eşitsiz durumu bu denli kolay içselleştirdiklerini, din gibi bir çok kurumun bu adil olmayan düzenin rasyonalize edilmesine nasıl katkıda bulunduğunu görüyorum. Uzun lafın kısası eşitsizliğin atalarımızdan kalan bir miras olduğu tespitini yapıyorum. Bu eşitsizlik o kadar eskiye dayanıyor ki bu gerçekliğin izlerini primatlarda dahi görüyoruz.
Bir önceki yazıda, primatlar arasında gözlemlenen sosyal statü kavramının, insanlardaki sosyal statü anlayışının evrimsel kökenlerine ışık tuttuğu anlatmaya çalıştım. Chapais, Primatlarda annelerle kızları arasında kurulan güçlü bağlar, sosyal ilişkilerin akrabalık temelli hale gelmesini sağlıyor tespitini yapmıştı. Annenin grup içindeki statüsü, doğrudan kızına da geçiyor. Bu durumun insanlar için de geçerli olduğunu anlatmaya çalıştım.
İnsandaki sosyal statünün yalnızca kültürel değil, biyolojik temelleri olduğu göstermeye çalıştım. Fiziksel özellikler (boy, çekicilik, güç), zihinsel yetenekler (zeka, öğrenme kapasitesi), psikolojik özellikler (mizaç, kişilik) ve beden dili gibi doğuştan gelen birçok bireysel özellik, kişinin toplum içindeki konumunu belirliyor.
Bu özelliklerin dağılımı, normal dağılım eğrisi (çan eğrisi) ile açıklanıyor: Her birey farklı özelliklerde toplum ortalamasına göre bir yerde bulunuyor; bu da grup içi hiyerarşide doğal bir farklılık yaratıyor. Biyolojik olarak avantajlı özelliklere sahip bireyler, daha yüksek sosyal statü kazanma eğiliminde oluyorlar.
Son olarak, sosyal statü kavramının kültürle şekillendiği doğru olsa da, temel belirleyicisinin biyoloji olduğu ve insanlar arasında hayat başlangıcında mutlak bir eşitliğin mümkün olmadığı savundum.
Sosyal statü ile kültür ilişkisini özellikle es geçtim. Çünkü amacım sosyal statünün detaylarını tartışmak değildi. Primatlarda gözlemlenen bir durumun insanlardaki yansımasını ele almaya çalıştım. Şimdi Kitaptan devam edeyim.
***
Grup Çapında Akrabalık Yapılarının Kökeni
Bu bölümde "bir annenin kızıyla olan ilişkisinin, bir toplumu nasıl şekillendirdiğini" göreceğiz. Primatlar üzerine yapılan araştırmalar, anne ve kızları arasındaki güçlü bağların zamanla bütün grup içinde bir tür "akrabalık ağı" kurduğunu gösteriyor. Başta sadece anne-kız arasında olan bu yakınlık, diğer akrabaların da birbirini tanımasına yol açıyor. Böylece gruplar içinde akraba kayırmacılığına dayalı küçük sosyal gruplar oluşuyor. Bir annenin sosyal konumu, kızına da aktarılıyor. Yani, güçlü bir annenin kızı da grupta yüksek bir statüye sahip oluyor. Bu durum, bireylerin doğuştan bazı sosyal avantajlara sahip olabildiğini gösteriyor.
İnsanlarda durum daha karmaşık ama benzer. İnsan toplulukları sadece kan bağıyla değil, kültürel bağlarla da şekilleniyor. Ama bu primat örnekleri, insanların sosyal yapılarının temelinde nasıl bir evrimsel geçmiş olduğunu anlamamıza yardımcı oluyor.
Toplumların yapısı, sadece yasalarla, kültürle ya da değerlerle değil, milyonlarca yıllık evrimsel alışkanlıklarla da şekillenmiş olabilir. Ve bu alışkanlıkların kökeninde, belki de bir annenin kızına olan desteği yatıyor.
Çok uzattım nerede kaldığımızı hatırlayalım. Diyorduk ki “Chapais, anne-kız bağları uzun sürdüğünde, grup içinde akrabalar birbirini tanımaya başlar ve sosyal ilişkiler akrabalık temelli hale gelir. Annenin kızına destek olması, kızının annenin sosyal statüsünü devralmasını sağlar.” Bu tespit üzerine primatlarda sosyal statünün var olmasının ne anlama geldiği hakkında kafa yormaya başlamıştım. Sosyal statü deyince aklımıza insan geliyor bu sebeple İnsan üstüne düşünerek sosyal statünün ne anlama geldiğini çözmeye çalışıyorum. Sosyal statü kültürel bir konuymuş gibi dursa da konunun biyolojik boyutunu hesaba katmamız gerektiğini söylüyorum. İnsanın aynen diğer primatlarda olduğu gibi hiyerarşik bir yapıda olmasının arkasında neler yatmış olabileceğini tartışmaya çalışıyorum.
Bu başlık, primat topluluklarında grup çapında akrabalık yapılarının nasıl ortaya çıktığını ve bu yapıların insan topluluklarındaki akrabalık ilişkilerinin evrimsel temellerini nasıl aydınlatabileceğini tartışıyor. Başlangıçta sadece anne-kız bağları üzerinden şekillenen ilişkiler, zamanla tüm grup çapında rahim akrabalığına dayalı sosyal yapılar oluşturabilir. Dişi bireylerin grup içinde sabit (filopatrik) kaldığı toplumlarda bu süreç daha belirgin hale gelir. İki farklı düşünce deneyiyle yapıların oluşumunu ele alıyor. İlk senaryoda sosyal bağların olmadığı grubu görüyoruz. Dişiler arasında başlangıçta sosyal bağ yoktur. Anneler yalnızca kızlarıyla tımar ilişkisine girerse, bu bağlar tüm grup soy yapısını görünür kılar. Bu bağlar sayesinde dişiler, zamanla diğer rahim akrabalarını tanımaya başlar. Sonuç: "Nepotistik klikler (akraba kayırmacılığına dayalı sosyal gruplar)" adı verilen sosyal alt gruplar oluşur. İkinci Senaryoda hiyerarşik yapının ortaya çıkışını görüyoruz. Dişiler arasında bir baskınlık sıralaması vardır. Anneler, kızlarına sosyal olarak yardım ederek onların grup içi konumunu yükseltir. Kızlar annelerinin hemen altında konumlanır, bu durum anasoylu bir hiyerarşi oluşturur. Diğer akrabalar (büyükanne, teyze vs.) de zamanla bu hiyerarşiye katkı sağlayabilir. Kalıcı anne-kız bağı, sadece bireysel ilişkiler değil, tüm grubu etkileyen sosyal örüntüler yaratır. Bu sosyal örüntüler, soyağacına denk düşen grup yapılarını doğurur. Süreç basit gibi görünse de, karmaşık sosyal yapılar yaratabilir. Bu yapıların ilkel versiyonları bazı makak, babun ve vervet maymunlarında gözlemlenmiştir.
Chapais, bu yapıların insan evrimindeki karşılıkları daha sonra tartışılacak diyor. İnsanlar, biyolojik akrabalığı aşan kültürel akrabalık sistemlerine sahiptir. Ancak bu primat temelli örüntüler, insan toplumsal yapılarının evrimsel kökenlerine dair ipuçları sunar.
***
Bu konuyu çok önemli buluyorum çünkü benim kitapta yazılan bazı şeylere itirazımın arkasında bu hiyerarşik yapı da var.
Primatların nasıl sosyal statü kazandıklarını bilemiyorum ama tahminlerim var. Çevresine daha çok yardım eden, çevresindekilere bakım veren, yardım eden, yiyecek bulma konusunda yetenekli, düşmanlara karşı grubu koruyan, fiziksel olarak güçlü, uyanık ve zeki olanların statüsü diğerlerine göre daha yüksek olmalı. Asıl ilginç olan böyle bir anneden doğduğu için kızının da aynı sosyal statüye sahip olması. Aslında adına kültür demesek de bu da bir çeşit kültür olarak görülebilir. Annenin statüsünü miras almak bir çeşit sosyal sermayeye sahip olmak anlamına geliyor. Bazı bireyler daha yüksek sermayeyle dünyaya geliyorlar anlamına gelir. Yani primatlarda kültür yok derken bir kez daha düşünmeliyiz. Pekala yüksek statülü bir annenin yavrusu olmak sana da doğuştan statü kazandırıyorsa bu ne anlama gelir? İnsanlarda doğduğun ailenin statüsü senin de statünü belirlediğinde buna eşitsizlik, adaletsizlik vb. kültürel kavramlarla baktığımızda aslında olan gerçekliği kültürle çarpıttığımız anlamına mı geliyor? Şunu demek istiyorum: Primatlarda bir sosyal statü varsa bu yaşadığımız gerçekliği ideolojiden bağımsız şekilde algılamamız gerektiğini bize söylemiyor mu? İnsanlık olarak nasıl bir evrimsel altyapıya sahip olduğumuz görmemiz açısından bu tespit çok önemli.
***
Primatlarda anne kız arasındaki ilişkiyi görmüştük. Chapais daha sonra İnsan toplumlarına yansımasını ele alıyor. Primatlardaki uzun süreli anne-kız bağları, insan topluluklarında da akrabalık yapılarını şekillendirmiş olabilir diyor. Ancak insan toplumlarında akrabalık, biyolojik ilişkilerin ötesine geçerek kültürel faktörlerle şekillenir diyor. Sonuç olarak, primatlarda rahim (uterin) akrabalık tanıma, anne-çocuk bağının uzun süre devam etmesiyle mümkün olur. Bu bağ, gruplarda belirgin sosyal yapılar oluşturur ve insan topluluklarının evriminde de önemli bir rol oynamış olabilir.

Konu Ağı: Primatlar, Sosyal Statü ve İnsan Evrimi
Primatlar
Primat davranışları
Anne-kız bağı
Rahim akrabalığı
Filopatri (dişilerin grupta kalması)
Nepotistik klikler
İnsan Evrimi
İnsan toplumlarında akrabalık sistemleri
Sosyal yapıların evrimsel kökenleri
Evrimsel psikoloji
Sosyal ilişkilerin evrimsel temelleri
Sosyal Statü
Statü mirası
Doğuştan gelen avantajlar
Bireysel farklılıklar
Sosyal sermaye
Akrabalık Yapıları
Akraba kayırmacılığı
Grup dinamikleri
Biyolojik Miras
Doğuştan farklılıklar
Fiziksel ve zihinsel özellikler
Eşitsizlik ve Hiyerarşi
Toplumsal hiyerarşi
Statü farklılıklarının evrimsel temelleri
Kültürel Evrim
Kültür ve biyoloji ilişkisi
İdeoloji ve gerçeklik farkı
Comments