top of page

2.1 Ana-Baba ve Çocuk ile İlgili Kısa Bir Değerlendirme

Güncelleme tarihi: 1 Kas 2020

Bir Önceki yazıda ayrıntılı şekilde alıntılar yaparak yazmıştım. Çok önemsediğim için kısa bir özet ve yorum yapacağım. Daha sonra 'İnsanlardan Korkmak' bölümüne geçeceğim.


Neden çok önemli, çünkü her şeyin başlangıcı. Çünkü başımıza gelecek olan (yada gelen) iyi veya kötü her şeyden ana-babamız sorumlu. Çok net. Onların hayata tutunuşları, yaşama biçimleri, karakterleri, olgunluk seviyeleri, eğitimleri, zekaları yani onların neyi varsa bizim de kaderimiz bir şekilde belli oluyor. Gülseren Budayıcıoğlu buna Kader Motifi diyor. (Bu kitap bittikten sonra belki onunla da ilgili bir yazı yazarım ama kısaca değineyim.)


Çocukken her ne yaşamışsak büyüyünce onu kovalıyoruz. Kısaca Gülseren Hanımın. kader motifinden kastı bu Neden başımıza gelen kötü şeyleri yetişkin olduğumuzda bırakamıyoruz çünkü bildiğimizi yaşamaya devam etmek istiyoruz. Kısaca onun ana fikri bu. Şimdi devam etmeyeceğim, asıl üstünde durmak istediğim İnsan Olmak kitabı ve bu yazıda özellikle ana-baba konusu. Gülseren Hanımın kitapları ile ilgili tek eleştirim hep çok uç örneklere yer vermiş olması. Sanırım biraz hikayeleştirme kaygısı olacak ki sıradan insanın başına gelecek şeyleri göremiyoruz onun kitaplarında. Ya çocukken tacize uğrayanlar, ya fiziki veya duygusal işkence görenler vs. Hep aşırı uçlar. Yine de öğretici kitaplar olduğunu yadsıyamam.


Ana-babamız ve biz. Geçmişin geçmişte kaldığını unutmayarak devam ediyorum. Burada amaç havanda su dövmek değil. Ana-babamız bizi iyi yetiştirmedi diyerek sorumluluğu onların üstüne atmak değil amaç. Bu düşülebilecek en büyük tuzak. Sadece durumu görelim ve neden bugün böyle olduğumuzu anlayalım. Anlarsak değişim için bir ışık yakmış oluruz. Anlamadığımız takdirde aynı kısır döngü içinde yuvarlanmaya devam ederiz.


Keşke dememek mümkün değil, geçen zamana acımamak mümkün değil, yaşayarak geçebilecek yıllar yerine sadece korkarak geçirdiğimiz zamana bakarak üzülmemek mümkün değil. Ama, KOCAMAN BİR AMA, bir şekilde bundan vazgeçmezsek ölene kadar sürecek olan bir kabusu yaşamaya devam edeceğiz demektir. Buna aklı başında olan hiçbir insan izin vermemeli.


Kitabın ilerleyen bölümlerinde tek tek neyimiz eksik, neden böyleyiz anlatacak Engin Geçtan ama ben şimdiden söyleyeyim. Bu kitap bittiğinde kendinizle ilgili o kadar çok tespit göreceksiniz ki inanamayacaksınız. Korkularınızı, kaygılarınızı, komplekslerinizi, değersizlik hissini, asosyalliğinizi, utangaçlığınızı, içine kapanıklığınızı göreceksiniz. Şu anda böyle olmanızın sebebinin sizin en yakınlarınız olması çok acı. Hatta abileriniz, ablalarınız da bu halkaya eklenecek.


Psikiyatra gidenler bilirler. Şu his hep vardır. Aslında siz normalsiniz çevreniz hasta. Asıl tedavi olması gereken babanızdır ama olamaz, hiç bir zaman da olamayacak. Asıl psikiyatra gitmesi gereken annenizdir ama olmayacak. Hem sizi sakatlayacaklar hem de sütten çıkmış ak kaşık gibi yaşamaya devam edecekler. Onlar da şunu diyecek biz sanki çok iyi şartlar altında mı büyüdük, biz böyle olmayı ister miydik, yanlış olduğunu bilsem yapar mıydım vs. vs. vs. Ve işin acısı haklı olacaklar.


Onlar kendilerince en doğru olanı yapmış olacaklar, tek problem ellerinden gelenin çok boktan olması. Cahil olmaları onların suçu olmayacak, karakterlerinin zayıf olması da, kötülük yapmak için yapmadıkları, iyi olduğunu zannederek yaptıkları için de onlar suçlu olmayacak. Her neyse durum bu. Ana-babamız bizi sakat bırakmış olacaklar ve bu geçmişte kaldığı için de yapacak bir şeyimiz yok. Tutku ile ilgili yazılarımda biraz farklı bir bakış açısı ile bu durumu irdeliyorum ama özü itibari kabul etmek yol almamızı sağlıyor. Belki de yapılabilecek tek şey bu. Her şey kabul etmekle başlıyor. Bunu biraz da genetik ve evrimle algılamak daha kolay oluyor. En azından bu sentez kabul etmeyi daha kolaylaştırıyor. Kaçınılmaz olanı yaşarken bir çığın önünde durarak hayatta kalmayı beklemek durumunu yaşıyoruz. Evet yaşadığımız şey bir çığ. O çığdan kaçış yok. Çığ ile mücadele etme, kendini akışa bırak belki hayatta bu şekilde kalırsın. Çığ ile mücadele ettiğin sürece kazanma şansının olmadığı bir oyun oynamış oluyorsun. Bunu görmek gerek.


Ana-baba konusunu çözmeden diğer bölümlere geçmemek gerek. Bundan sonraki bölümleri bu bakış açısı ile okumakta yarar var.


Çocukken yaşadığımız kötü günler bugün ki bizi oluşturdu. Geçmişinden alacağı olmayan yoktur.
Ana-Babasından Etkilenmeyen Çocuk Yoktur



bottom of page