Mutlu olmak isteyen ama hayatta mutluluğu bulamayan kişiler için yapılan bir tespit var. Sevdiğiniz, tutku ile yaptığınız işi bulursanız daha mutlu, anlamlı hayatınız olur. Güzel söz ama doğru mu, yapılabilir mi, yapanlar nasıl yapmış, yapamayanlar neden yapamıyor?
İnsan tutkusunu nasıl bulur? Çocukluk yıllarına kadar gitmek gerek bunun cevabını bulmak için. Orada yatıyor tutkunun tohumu. Hani soruyorlar ya çocuklara "büyüyünce ne olmak istersin" diye. Birşeyler söylüyoruz, doktor, öğretmen, itfaiyeci, polis vs... Çocukken duyduğumuz, bildiğimiz kısıtlı mesleklerden birisini söyleyiveriyoruz. Bu değil elbette tutkunun tohumu. Peki nerede o? Yapmaktan zevk aldığımız şeyler vardı bir zamanlar, başına geçtik mi saatlerce kalkmadığımız işler.
Belki bir kamyonu bir arabaya vurdurarak oynardın veya bir bebeğe kıyafetler dikerdin veya bir ansiklopedinin sayfalarını çevirirdin veya yatağa uzanır hayaller kurardın yada sokağa çıkar saatlerce top oynardın veya TV'nin karşısına geçip saatlerce çizgifilm izlerdin. Burada mı gizli tutkularımız? Acaba büyüyünce yapmaktan zevk alacağımız şeylerin anahtarı buralarda mı? Şimdilik tutku konusunu bir kenara bırakıp diğer kısmına geçeceğim. İş yapmak, meslek sahibi olmak...
İnsan neden çalışır, neden meslek sahibi olur, neden okula gider? Çok basit hayatta kalmak için, karnını doyurmak için, ayaklarının üstünde durmak için. Bu kadar.
Sorun şu ki kendini tanımayan, dayatmalarla büyüyen insan çalışma çağına geldiğinde yeteneklerine ve zevklerine göre bir işle uğraşmak yerine kendisine dayatılan şeylerle karşı karşıya kalıyor.
Kilit kavramlar şunlar: kendini tanımak, yeteneklerini keşfetmek, kendini yaşamak, dayatmalardan kaçmak.
Yeni soru şu biz neden kendimizi tanımıyoruz, nasıl oluyor da yeteneklerimizi bilmiyoruz, niye kendimizi yaşayamıyoruz, nasıl oluyor da bize dayatılan bir hayatı yaşıyoruz? Tutku tohumlarımız daha yeşermeye fırsat bulamadan öldürülüyor da ondan.
Ahh o anne babalarımız yok mu? Ahh onların yanlış kanaatleri yok mu? Ahhh onların cehaleti yok mu? İyi çocuk yetiştirmek için yapmaları gerekenler hakkında en ufak bir fikirleri olmadan çocuk sahibi olan onlar. Anne olmak, baba olmak ne demek diye en ufak emek harcamayan onlar. Benim oğlum nasıl birisi, benim kızım neleri yapmaktan hoşlanıyor diye düşünmeden yaşayan onlar. Bir akıntıya kapılıp suyun götürdüğü yere giden onlar.
Sonuç: kendini tanımadan, yeteneklerini keşfetmeden yetişkin olmuş çocuklar haline geliyoruz. Doktor ama aslında pilot olması gerek adam, makine mühendisi ama ressam olması gerek kadın, sosyolog ama marangoz olması gereken, tezgahtar ama müzisyen olması gereken.... Ne kendinden memnun ne de hayatından bir sürü insan.
Belli bir yaşa gelip de nasıl bir hayatım oldu, neden mutsuzum diye sorgulayınca da sudan çıkmış balık gibi ortada kalma hali. Yıllarca yatırım yaptığın alanın aslında hiç de sana göre olmadığını görünce yaşanan çaresizlik.
Çözüm var mı? Bir düşünelim...
Comments