top of page

Nerede Kalmıştık

Aradan çok zaman geçti. Önce sınavlara hazırlandım sonra sınav sonrası bir boşluk içine düştüm ve tutkulu bir şekilde yazdığım İlkel akrabalık kitabının incelemesine ara vermek zorunda kaldım. Tekrar kitaba dönmek istiyorum. Bu yüzden şimdiye kadar yazdıklarımı gözden geçirdim. Maalesef şu kesin ki bu yazdıklarım çok kafa karıştırıcı. Çok okunabilir şeyler yazmıyorum. Yazdıklarım hem çok uzun, hem dağınık hem de kitabın ötesinde çok fazla yorum yapıyorum. 

Şunu görüyorum. Kitabı okuyorum, anlamaya çalışıyorum, bilmediğim veya anlayamadığım yerlerde derinlemesine araştırmalar yapıyorum. Buraya kadar sorun yok ama kitapta kafama yatmayan şeyler olduğunda çok araya giriyorum. Bazı yerlerde çok uzun tespitler yapıyorum. Hatta 5. ve 10. yazılarda kendimce sağlam denemeler yazmışım. Statü ve göç ile ilgili uzun yazılar yazmışım. 

Bu blogda ne biliyorsam aktarmayı amaç edinmiştim. Yani en büyük motivasyonum öldüğümde aklımdaki bilgilerin benimle birlikte yok olmamasıydı. Bu yüzden de çok fazla kalite kaygısı gütmeden yazıyorum. bu savrukluğun arkasında bu bakış var. Yani amacım üst düzey metinler ortaya çıkarmak değil. Amacım öğrendiklerimi, aklımdakileri bir an önce kayda geçirmek. Bir de şu var ki ben yazmaktan keyif alıyorum. 

Verdiğim bu uzun aradan sonra toparlayıcı bir yazı yazmaya karar verdim. Hem  bu beni tekrar kitap hakkında yazmaya motive edecek hem de ne hakkında yazdığımı hatırlamış olacağım. Bu uzun molayı vermeden önce 50 kişilik bir klanın ensest yaşama olasılığı üstüne 2-3 gün uğraşmıştım. Hem tek eşli hem de çok eşli senaryoda kim kiminle nasıl akraba oluyor onu görmeye çalışmıştım. Bu konuya tekrar dönmeye can atıyorum ama önce şimdiye kadar neler anlattığımı bir özetleyeyim. Kaldığım yeri bir göreyim ve yazmaya o şekilde devam edeceğim.


İlk 12 Yazının Özeti

Giriş, insan toplumlarının kökenine dair soruları ele alıyor. 19. yüzyılda varsayımlara dayanan araştırmalar zamanla terk edildi diyor, ancak 1950’lerden sonra şempanze ve bonobo gözlemleriyle yeniden canlanmış. Chapais, Lévi-Strauss’un kültürel açıklamalarına karşı çıkarak, insan toplumlarının evrimsel temellere dayandığını savunuyor. Dışevlilik, ensestten kaçınma, çift soy tanıma ve grup dışı bağlar kurma gibi davranışlar insanların sosyal yapısında birleşmiştir diyor. Giriş, kültür ve biyolojinin insan toplumu üzerindeki ortak etkilerini anlamaya yönelik önemli bir çerçeve sunuyor.

Giriş Bölümünün arkasından 1. bölüme geldik, “Evrimsel Tarihçiler Olarak Primatologlar” başlığı altında “Primatoloji ve İnsan Davranışının Evrimi” alt başlığını ve bu alt başlıktaki “Filogenetik Ayrıştırma İlkesi” ve “Dış Evlilik Yapılandırmasını Yeniden İnşa Etmek” adlı alt başlıklarını ele aldık.   Bu başlıklarda Chapais, insan davranışlarının evrimsel kökenlerini anlamak için primatların incelenmesi gerektiğini söylüyor. Chapais, dışevlilik (exogamy) düzeninin, insan toplumunun oluşumunda temel rol oynadığını savunuyor. İnsanlar, maymunlardan farklı olarak, uzun süreli çift ilişkileri kurarak hem anne hem baba tarafından akraba tanımaya başlamışlar. Bu sosyal yapı, evrimsel süreçte eski özelliklerin yeni işlevler kazanmasıyla gelişmiş. Filogenetik Ayrıştırma İlkesi, insan davranışlarının atalarımızdan mı miras kaldığını yoksa benzer koşullarda mı geliştiğini ayırt etmede kullanılır. Sonuçta, aile ve akrabalık bağlarının evrimi açıklanıyor.

Bir sonraki alt başlık “Rahim Akrabalık Mirası” adını taşıyordu. Ve bu başlık altında 5 adet alt başlık bulunuyordu. Bu beş başlığın ilk üçü “Primatoloji Teorileri ve Primat Mirasları”; “Primat Akrabalıklarını Değerlendirmek”; “Primatlarda Rahim Bağlantılı (Anne Soyundan) Akrabalık Alanı” adlarını taşıyor. Bu başlıklarda Chapais, insanlardaki akrabalık ilişkilerinin evrimsel kökenlerini ele alıyor. Chapais, özellikle anne soyuna dayalı (uterin) akrabalığın, primat atalarımızdan miras kaldığını savunuyor. Primatlarda anneler ve dişi akrabalar arasında güçlü bağlar vardır; bu bağlar dayanışma ve ortak yaşamı destekler. Erkekler ise genellikle grubu terk eder. Primatlar akrabalarını ses, koku veya sosyal etkileşim yoluyla tanır. Chapais, uzun süreli çift ilişkilerinin erkeklerde babalık bilinci oluşturduğunu öne sürüyor. Bu görüş tartışmalı olsa da, insan akrabalık yapılarının biyolojik temellere dayandığı fikri vurgulanıyor.  

İlk üç başlıktan sonra “Rahim Bağlantılı Akrabalar Nasıl Tanınır?”” adlı diğer başlığa geçtik. Bu başlık altında yazılan statü ileilgili tespitlerden sonra ben uzun süredir kafamda biriktirdiğim bir konuyu da yazıya döktüm. Ama burada Chapais’in neler anlattığını akttardığım için kendi görüşlerimi şimdilik bir kenara bırakıyorum. 

Bu bölümde Chapais, primatlarda anne tarafından (uterin) akrabalığın nasıl tanındığını ve sosyal yapıları nasıl şekillendirdiğini açıklıyor. Uterin akrabalık tanıması, öncelikle güçlü anne–çocuk bağına dayanıyor; bu bağ, duyusal ipuçlarıyla (ses, koku, dokunma) kurulur. Kardeşler birbirlerini, annenin yanındaki ortak deneyimlerle tanır. Ayrıca bireyler, annenin sosyal ilişkilerini gözlemleyerek akrabaları ayırt eder. Uzun süreli anne–kız bağları, grup içinde akraba tanımayı ve matrilineal (anne soylu) sosyal yapıların oluşmasını sağlar. Bu sistem, hem kişisel deneyim hem sosyal gözlemle gelişir ve sosyal hiyerarşileri belirler.

“Rahim Akrabalık Mirası” adlı 1. bölümün ikinci başlığının 5 alt başlığının sonuncusuna geldik. Bu alt başlık “Tüm Grup Çapında Akrabalık Yapılarının Kökeni” adını taşıyor. Bu başlıkta, anne–kız bağlarının zamanla grup içindeki akrabalık yapılarını nasıl şekillendirdiği anlatılıyor. Başlangıçta yalnızca anne ve kızı arasındaki yakınlık, diğer uterin akrabaların da birbirini tanımasına yol açarak grup çapında akrabalık temelli sosyal ağlar oluşturur. Annenin sosyal statüsü kızına geçer, bu da bireylerin doğuştan sosyal avantajlara sahip olabileceğini gösterir. İnsanlarda bu yapı daha karmaşık ve kültürel unsurlarla da şekillenir. Ancak primat örnekleri, insan toplumlarının evrimsel geçmişinde anne–kız ilişkilerinin belirleyici bir rol oynadığını ortaya koyar.

Bu tespitlerle birlikte ikinci alt başlık bitmiş oldu. 

Şimdi bu bölümdeki 3. alt başlığa geldik. “EVRİMSEL TARİHÇİLER OLARAK PRİMATOLOGLAR” bölümünün ilk iki başlığı “Primatoloji ve İnsan Davranışının Evrimi” ve “Rahim Akrabalık Mirası” adını taşıyordu. Şİmdi ele alacağımız 3. başlık “Biyolojik Akrabalıktan Kültürel Akrabalığa” adını taşıyor. “Kan Bağına Dayalı Akrabalığın Ötesinde” adını taşıyan başlıkta, akrabalığın yalnızca biyolojik bağlara mı dayandığı, yoksa kültürel olarak mı belirlendiği tartışılıyor. Eskiden sadece kan bağı önemli sanılırken, antropolojik bulgular farklı kültürlerin akrabalığı çok çeşitli şekillerde tanımladığını gösteriyor. Bazı toplumlar biyolojik babalığı reddederken, bazıları kuzenleri kardeş sayıyor veya bazı kuzen evliliklerini yasaklıyor. Ayrıca kan bağı olmayan kişiler de “akraba” kabul edilebiliyor. Ancak primat araştırmaları, akrabaların birbirine daha çok yardım ettiğini ortaya koyarak biyolojinin etkisini gösteriyor. Sonuçta akrabalık, hem biyolojik hem kültürel olarak şekilleniyor.

İlk alt başlığı geçtik ve geldik 2. ve 3. alt başlıklara. “İnsanlığın Soybilimsel Birliği” ve “İnsan Akrabalığının İki Taraflı (Çift Yönlü) Yapısı” adını taşıyan bu başlıklarda insan akrabalığının hem biyolojik hem kültürel temelleri olduğu vurgulanıyor. Chapais, annelik ve babalığın bazı toplumlarda kültürel olarak reddedilse bile, biyolojik bağların (doğum, emzirme, bakım) her zaman var olduğunu belirtir. Ayrıca, tüm insan topluluklarında ortak soy yapılarının (annelik, babalık, kardeşlik) temelde aynı kökene dayandığını savunur. İnsanlarda akrabalık hem anne hem baba tarafından tanınır; bu iki taraflı yapı, büyük ve karmaşık akrabalık ağları oluşturur. Kültürel farklara rağmen, bu çift yönlü sistem evrensel bir insanlık özelliğidir.

Önceki bölümde, akrabalığın yalnızca biyolojik bağlarla mı belirlendiği yoksa kültürel yorumlara mı dayandığı sorusu ele alındı. Bazı toplumlar kuzenleri kardeş sayarken, bazıları biyolojik babayı önemsemez. 1970’lerden sonra antropologlar akrabalığın kültürel bir kurgu olduğunu öne sürdü. Ancak evrimsel biyologlar, primatlardaki annelik, babalık, kardeşlik ve ensestten kaçınma gibi kalıpların insanlarda da doğal olarak bulunduğunu gösterdi. Günümüzde akrabalık, hem biyolojik temellere hem de kültürel yorumlara dayalı bir yapı olarak kabul ediliyor. Kültür, doğuştan gelen bağları farklı şekillerde anlamlandırıyor.

1.  bölümün 4. başlığına geldik. Bu başlık “Ensestten Kaçınma Mirası” adını taşıyor ve iki alt başlığa sahip. İlki “Ensestten Kaçınmaya Dair Primatolojik Bir Kuramın Unsurları” ve ikincisi  İnsanlığın Primat Mirası” adını taşıyor.

“Ensestten Kaçınma Mirası” başlığı altındaki “Ensestten Kaçınmaya Dair Primatolojik Bir Kuramın Unsurları” bölümü ele alındı. Bu bölümde, insanlardaki kültürel ensest yasağının primatlardaki davranışsal ensestten kaçınma eğilimiyle filogenetik bir süreklilik içinde olduğu savunuluyor. Chapais, bu sürekliliğin, biyolojik evrimden kültürel evrime geçişte önemli bir basamak olduğunu vurguluyor. Primatlara odaklanmasının nedeni; uzun ömür, grup yaşamı ve anne-yavru bağlarının güçlü olması gibi özellikler.

Chapais, ensestten kaçınmaya dair dokuz temel ilke sunuyor: (1) Yakın akraba çiftleşmesi genetik zararlara yol açtığı için adaptif değildir. (2) Erginleşen bireylerin gruptan ayrılması ensesti önler. (3) Ensestten kaçınma sadece tanınabilen akrabalar arasında olur. (4) Genetik bağ zayıfladıkça kaçınma da azalır. (5) Westermarck etkisi, birlikte büyüyen bireylerde cinsel çekimin azalmasına yol açar. (6) Dağılma kalıpları ile bu etki bağlantılıdır. (7) Dişiler daha dikkatli davranır. (8) Ensestten kaçınma eşcinsel ilişkilerde de görülür. (9) Akraba arası ilişkiler çoğunlukla oyun niteliğindedir.

"Bu bölümün ardından oldukça uzun bir yazı kaleme aldım. Bu yazı, kitap incelemesi serisinin 10. bölümü olarak yayımlandı ve 'İlkel Akrabalık - Çift Bağı İnsan Toplumunu Nasıl Doğurdu? (10)' başlığını taşıyor. Yazıya verdiğim alt başlık ise 'Göçün Evrimsel Psikolojisi ve Cinsiyet Temelli Motivasyonları' şeklindeydi." Az önceki statü ile ilgili yazımda belirttiğim gibi konuyu dağıtmamak için bu yazıyı da şimdilik bir kenara bırakıyorum ve kitaptan devam ediyorum.

“Ensestten Kaçınma Mirası” başlığının altındaki ikinci alt başlığa geldik. İlkinde yani “Ensestten Kaçınmaya Dair Primatolojik Bir Kuramın Unsurları” alt başlığında çok fazla tartışma yaratacak tespitler vardı ve ben de bunların bir kaçına soru işareti koyarak kitabı okumaya devam ettim. Geldiğimiz başlığın adı, “İnsanlığın Primat Mirası” adını taşıyor.  Chapais, insanlarda ensestten kaçınma davranışı tesadüfi değil, evrimsel kökenlere dayanır diyor. Bu eğilim, genetik hastalık riskini azaltmak ve toplumsal çeşitliliği artırmak gibi adaptif avantajlar sağlar. Primatlarda da benzer davranışlar gözlemlenir. Özellikle “Westermarck etkisi” adı verilen, birlikte büyüyen bireyler arasında cinsel çekimin oluşmaması durumu bu eğilimi açıklar. Bu bağlamda, ensestten kaçınma sadece kültürel bir yasak değil, insan doğasında evrimsel olarak yerleşmiş bir içgüdüdür. Davranış, hem duygusal bağlarla hem de beyin ve hormon sistemleriyle ilişkilidir. Bu tespitlerle İlk bölümün sondan bir önceki başlığını bitirmiş olduk geldik 6. alt başlığa.

Birinci bölümün son alt başlığı “Davranışsal Düzenliliklerden Kurumsallaşmış Kurallara” adını taşıyor.  Benim yazdığım son yazı bu başlığı ele alıyor. Bu kısmı okuduktan sonra çok hummalı bir klan senaryosu yaratma işine dalmıştım. Beni içine çeken tartışma ensestin biyolojik mi, kültürel mi olduğu tartışması idi. “Antropologların Primat Verilerini Ele Alışı “ alt başlığında Chapais, insanlardaki ensest yasağının biyolojik mi yoksa kültürel mi olduğu sorusunu tartışıyor. Primatlar bazen yakın akrabalardan kaçınsa da bu evrensel bir kural değil. İnsanlarda ise ensest, çoğu toplumda katı kurallarla yasaklanmış durumda. Bazı bilim insanlarına göre bu yasakların kökeni biyolojik eğilimlere dayanır; zamanla kültürel kurallara dönüşmüştür. Diğerleri ise bu kuralların tamamen kültürel olduğunu savunur. “Westermarck etkisi” gibi biyolojik açıklamalar ve Freud’un karşıt görüşü de tartışmaya dahil edilir. Sonuç olarak metin, ensest yasağının doğa mı yoksa kültür temelli mi olduğunu sorgulayan görüşleri karşılaştırır.

Ben tüm bu okuduklarımdan sonra ensestin kadınlar için içgüdüsel erkekler içinse yarı içgüdüsel yarı kültürel olduğuna karar vermiştim. Kadınlarda içgüdüsel çünkü tüm evrimimiz boyunca kadının doğan çocuğun annesi olduğu konusunda bir tartışma yokk. Yani milyonlarca yıl boyunca kadınlar bebek doğuruyor ve birincil bebek bakıcı anne olmuş. Ve bunun sonucunda kadınlarda doğurdukları erkek bebeklerden kaçınma içgüdüsü ortaya çıkmış. Erkekler için durum karışık. İlk olarak doğan bebeğin cinsel ilişki sonucu olduğuna dair bir bilinç geliştirilmesi gerekiyor. Ben bunun Neandertellerle oolan irtibatımıza kkadar kesin olarakk mümkün olmadığını söylüyorum. Bu da bizi en fazla 60-70 bin yıl öncesine getiriyor. Yani erkekler doğan bebeğin kendi bebeği olduğunu farkettikten sonra ancak ensestten bahsedebiliriz. Ancak o zaman cinsel ilişki, hamilelik, bebeğin doğumu ve erkeğin doğan çocuğun babası olduğu bilinci ortaya çıkmış olmalı. 

Milyon yıllar süren evrimsel tarihimizde 70 bin yıl bir içgüdünün ortaya çıkması için yeterli mi bilemiyorum. Ama her erkeğin annesinden aldığı bir genetik miras var. Yani eğer bir içgüdü bir cinsiyatte ortaya çıkmışsa bir şekilde bu özellik genler aracılığı ile hem kız çocuklarına hem de erkek çocuklarına aktarılabilir. Bunda bir sorun yok. Ama bu içgüdünün pasif değil de aktif olabilmesi için nasıl ki anne kendi çocuğunu biliyor ve bir şekilde kendisini ondan sakınıyor bir erkeğin de kendisini kızından sakınması için ilk olarak aralarında bir kan bağı olduğunu bilmesi gerekir. 

Bunu şu düşünce deneyi ile kanıtlamaya çalışıyorum. Kadında içgüdüsel ensest kaçınması olduğunu söylediğimizde şunu iddia etmiş oluyoruz. Bir kadından doğumunun arkasından erkek çocuğu alınsa ve bir daha gösterilmese ve aradan 20 yıl geçtikten sonra şartlar bir şekilde kendi oğluyla cinsel ilişkiye girebileceği bir durum ortaya çıkarsa bu cinsel ilişkinin olmasını engelleyebilecek herhangi bir mekanizma var mı? 20 yıl boyunca hiç görmediğ artık “yabacılaşmış” olan bu erkekle cinsel ilişkiye girmesini engelle içgüdü var mı? Tabi ki yok. Buradan ne sonuç çıkarabiliriz? Bir özelliğin içgüdüsel olduğunu söylemek için her şartta o davranışı sergilememiz gerekir. Eğer belli durumlarda içgüdüsel belli durumlarda değilse o zaman ya o içgüdü değildir yada belli şartlarda aktif hale gelen bir içgüdüdür. Bu sebeple kadın için ensest kaçınmasının aktif olma durumu çok daha olası iken erkek için bu tam bir bilinç gerektirir.

İşte uzun mola vermeden önce geldiğim nokta bu idi. Bu düşüncelerle de 50 kişilik klan için ensest olasılığı hesaplarına girişmiştim. Bu yazı molayı bitirmek ve şu an ne noktada olduğumuz anlamak için toparlayıcı bir yazı oldu. 

12. yazıda “Davranışsal Düzenliliklerden Kurumsallaşmış Kurallara” - “Antropologların Primat Verilerini Ele Alışı” başlıklarını ele aldıktan sonra “Westermarck Düğümü” başlığını yazarken verdiğim molayı böylece bitiriyorum.



İlkel Akrabalık – Çift Bağı İnsan Toplumunu Nasıl Doğurdu? Primeval Kinship – How Pair-Bonding Gave Birth to Human Society?  Giriş İnsan Toplumunun Kökeni Sorunsalı  Terk Edilmiş Bir Arayış (A Forsaken Quest)  İnsan Toplumlarının Derin Yapısı (The Deep Structure of Human Societies)  1.1 Primatoloji ve İnsan Davranışının Evrimi Filogenetik Ayrıştırma İlkesi (The Phylogenetic Decomposition Principle)  Dış Evlilik Yapılandırmasını Yeniden İnşa Etmek (Reconstructing the Exogamy Configuration)  Primatoloji Teorileri ve Primat Mirasları (Primatological Theories and Primate Legacies)  Primat Akrabalıklarını Değerlendirmek (Appraising Primate Kinship)  1.2 Rahim Akrabalık Mirası (The Uterine Kinship Legacy)  Primatlarda Rahim Bağlantılı (Anne Soyundan) Akrabalık Alanı (The Domain of Uterine Kindred in Primates)  Rahim Bağlantılı Akrabalar Nasıl Tanınır? (How Are Uterine Kin Recognized?)  Tüm Grup Çapında Akrabalık Yapılarının Kökeni (The Origin of Group-wide Kinship Structures)  Kan Bağına Dayalı Akrabalığın Ötesinde (Beyond Consanguineal Kinship)  1.3 Biyolojik Akrabalıktan Kültürel Akrabalığa İnsanlığın Soybilimsel Birliği (The "Genealogical Unity of Mankind")  İnsan Akrabalığının İki Taraflı (Çift Yönlü) Yapısı (The Bilateral Character of Human Kinship)  1.4 Ensestten Kaçınma Mirası (The Incest Avoidance Legacy)  Ensestten Kaçınmaya Dair Primatolojik Bir Kuramın Unsurları (Elements of a Primatological Theory of Incest Avoidance)  İnsanlığın Primat Mirası (Humankind’s Primate Heritage)  1.5 Davranışsal Düzenliliklerden Kurumsallaşmış Kurallara Antropologların Primat Verilerini Ele Alışı (The Anthropologists’ Treatment of the Primate Data)  Westermarck Düğümü (The Westermarck Knot)  Ahlak Sorunu (The Morality Problem)  Kıyaslamalı Anatomiden Çıkarılan Dersler (Lessons From Comparative Anatomy)
Birinci Bölümün Şeması

İlkel Akrabalık – Çift Bağı İnsan Toplumunu Nasıl Doğurdu?

Primeval Kinship – How Pair-Bonding Gave Birth to Human Society?

  1. Evrimsel Tarihçiler Olarak Primatologlar

Giriş

  • İnsan Toplumunun Kökeni Sorunsalı

  • Terk Edilmiş Bir Arayış (A Forsaken Quest)

  • İnsan Toplumlarının Derin Yapısı (The Deep Structure of Human Societies)

1.1 Primatoloji ve İnsan Davranışının Evrimi

  • Filogenetik Ayrıştırma İlkesi (The Phylogenetic Decomposition Principle)

  • Dış Evlilik Yapılandırmasını Yeniden İnşa Etmek (Reconstructing the Exogamy Configuration)

  • Primatoloji Teorileri ve Primat Mirasları (Primatological Theories and Primate Legacies)

  • Primat Akrabalıklarını Değerlendirmek (Appraising Primate Kinship)

1.2 Rahim Akrabalık Mirası

(The Uterine Kinship Legacy)

  • Primatlarda Rahim Bağlantılı (Anne Soyundan) Akrabalık Alanı (The Domain of Uterine Kindred in Primates)

  • Rahim Bağlantılı Akrabalar Nasıl Tanınır? (How Are Uterine Kin Recognized?)

  • Tüm Grup Çapında Akrabalık Yapılarının Kökeni (The Origin of Group-wide Kinship Structures)

  • Kan Bağına Dayalı Akrabalığın Ötesinde (Beyond Consanguineal Kinship)

1.3 Biyolojik Akrabalıktan Kültürel Akrabalığa

  • İnsanlığın Soybilimsel Birliği (The "Genealogical Unity of Mankind")

  • İnsan Akrabalığının İki Taraflı (Çift Yönlü) Yapısı (The Bilateral Character of Human Kinship)

1.4 Ensestten Kaçınma Mirası

(The Incest Avoidance Legacy)

  • Ensestten Kaçınmaya Dair Primatolojik Bir Kuramın Unsurları (Elements of a Primatological Theory of Incest Avoidance)

  • İnsanlığın Primat Mirası (Humankind’s Primate Heritage)

1.5 Davranışsal Düzenliliklerden Kurumsallaşmış Kurallara

  • Antropologların Primat Verilerini Ele Alışı (The Anthropologists’ Treatment of the Primate Data)

  • Westermarck Düğümü (The Westermarck Knot)

  • Ahlak Sorunu (The Morality Problem)

  • Kıyaslamalı Anatomiden Çıkarılan Dersler (Lessons From Comparative Anatomy)

Comments


Abonelik Formu

Gönderdiğiniz için teşekkür ederiz!

©2020, Okunduğu Gibi tarafından Wix.com ile kurulmuştur.

bottom of page