İlkel Akrabalık - Çift Bağı İnsan Toplumunu Nasıl Doğurdu? 7
- Okunduğu Gibi
- 30 Nis
- 5 dakikada okunur
Şu ana kadar Chapais'in İlkel Akrabalık kitabının Giriş bölümü olan "İnsan Toplumunun Kökeni Sorunsalı" başlığını ve İlk başlığı olan "EVRİMSEL TARİHÇİLER OLARAK PRİMATOLOGLAR" başlıklarını ele aldık. 6 adet yazıyla bu kısmı geçtik. Birinci bölümün 3. alt başlığa geçmeden şu ana kadar ne hakkında yazdığımızı bir özetleyeyim. Sadece kitabı aktarmakla kalmayıp kendi düşüncelerimi de eklediğim için kafa karışıklığı olabilir. Bu yüzden kendi görüşlerimden bağımsız bir şekilde konuyu toparlamak iyi olacak.
Giriş bölümü olan "İnsan Toplumunun Kökeni Sorunsalı" adlı giriş bölümünde Chapais, "İnsan toplumları nereden geldi? Nasıl oluştu? Maymunlarla insanlar arasındaki farklar ne? Kültür mü önemli, yoksa biyoloji mi?" gibi sorulara cevap bulmak üzere bir kitap yazdığını görüyoruz. İnsan toplumlarının nasıl ortaya çıktığını anlamaya çalışıyor. Chapais, hem maymunların davranışlarını hem de insan kültürlerini inceleyerek bu sorulara yanıt arıyor. Primatları gözlemleyerek başladığı bilimsel yolculuk, onu sosyal antropoloji gibi başka alanlara da yönlendirmiş. Çünkü insanı anlamak, tek bir bilim dalıyla mümkün değil diyor. Bu bölümde şu da anlatılıyor: Geçmişte bazı bilim insanları insan toplumu hakkında fazla genelleme yapmış. Sonra bu tür çalışmalar bırakılmış. Ama primatlarla ilgili araştırmalar ilerledikçe, insan toplumunun kökenleri yeniden merak edilmeye başlanmış.
Kitabın en önemli noktası şu: İnsan toplumlarının temelinde, farklı gruplar arasında yapılan evliliklerin, yani “dış evlilik” sistemlerinin olduğu düşünülüyor. Bu sadece kültürel bir şey değil; biyolojik kökleri de olabilir. Maymunlarda bazı benzerlikler var ama hiçbir tür, insanlar gibi karmaşık bir toplumsal yapı kuramıyor. Kısacası bu bölüm, insan toplumunun nasıl bu hale geldiğini, doğayla kültürün nasıl birleştiğini anlatıyor.
"Evrimsel Tarihçiler Olarak Primatologlar" adındaki ilk bölüm toplamda 6 adet alt başlığa sahip. Bunlardan ilk ikisini şu ana kadar ele aldık. Primatoloji ve İnsan Davranışının Evrimi ve Rahim Akrabalık Mirası adını taşıyan bu iki başlık altında nelerin ele alındığını kısaca özetlemem gerekirse, "İnsan toplumları nasıl ortaya çıktı? İnsanlar neden evlenir, neden ve nasıl akrabalarını tanır, neden ve nasıl kabileler kurar? Bütün Bunlar nasıl başlamış olabilir?" gibi sorulara cevaplar arandığını görüyoruz.
Bernard Chapais’in araştırmasına göre, bugünkü toplumun kökeni hayvan davranışlarında gizli. İnsanlar da diğer maymunlar gibi çok eskiden gruplar hâlinde yaşıyordu. Ama bizi farklı kılan bazı özel gelişmeler oldu. Önce anne ve yavru arasındaki bağ çok güçlüydü. Sonra, insanlar kalıcı çiftler hâlinde yaşamaya başladı. Bu sayede babalar da çocuklarını tanımaya başladı. Böylece hem anne hem baba taraflı akrabalık doğdu. Aileler, evlilik yoluyla birbirine bağlandı. Evlilikler sayesinde farklı gruplar arasında dostluklar kuruldu, kabileler oluştu. Chapais, bu sistemin bir anda değil, adım adım ve önceden var olan özelliklerin yeni şekillerde birleşmesiyle ortaya çıktığını söylüyor. Yani bazı eski özellikler (örneğin anne-yavru bağı), zamanla başka işlevler kazandı (örneğin soy takibi). Kısacası bu başlıkta, insan toplumlarının hayvani geçmişten nasıl evrimleşerek bugünkü hâline geldiğini ve neden sadece insanlarda karmaşık akrabalık sistemleri olduğuna dair görüşleri gördük.
I. EVRİMSEL TARİHÇİLER OLARAK PRİMATOLOGLAR
(1.3) 4. Biyolojik Akrabalıktan Kültürel Akrabalığa
Bu kısa özetin ardından yeni alt başlığımıza geçebiliriz. Üçüncü başlık "Biyolojik Akrabalıktan Kültürel Akrabalığa" adını taşıyor ve 3 adet alt başlığa sahip.
Kan Bağına Dayalı Akrabalığın Ötesinde (Beyond Consanguineal Kinship)
“İnsanlığın Soybilimsel Birliği” (The “Genealogical Unity of Mankind”)
İnsan Akrabalığının İki Taraflı (Çift Yönlü) Yapısı (The Bilateral Character of Human Kinship)
Bu başlıkta, “İnsanların akraba saydıkları kişiler, sadece gerçek kan bağıyla mı belirleniyor, yoksa bu tamamen toplumdan topluma değişen bir “kültürel karar” mı” sorusunun cevabını buluyoruz. Eskiden bilim insanları, insanların kiminle akraba olduğunu hep biyolojik bağlara (anne, baba, doğum) göre belirlediğini düşünüyordu. Ama zamanla fark edildi ki, kültürler bu konuda çok yaratıcı! Bazı toplumlar biyolojik babanın çocuk sahibi olmada rolü olduğuna bile inanmıyor. Bazıları, kuzenleri kardeş gibi görüyor ya da bazı kuzenlerle evlenmeyi yasaklıyor. Yani gerçek biyolojik bağlar bazen tamamen görmezden gelinebiliyor. Hatta insanlar, kan bağı olmayanları da “akraba” olarak kabul edip yepyeni bağlar uydurabiliyor. Yine de biyolojinin hiç önemi yok diyemeyiz. Özellikle hayvanlar ve primatlar üzerinde yapılan araştırmalar, akraba olan bireylerin birbirine daha çok yardım ettiğini gösteriyor. Bu da insanların neden bazen akrabalarına ayrıcalık tanıdığını açıklayabilir. Sonuç olarak, İnsanlarda akrabalık hem doğuştan gelen bağlarla, hem de yaşanılan toplumun kurallarıyla şekilleniyor. Yani kimin “akraban” sayılacağı, hem doğduğun bedene, hem de doğduğun yere bağlı!
Kan Bağına Dayalı Akrabalığın Ötesinde
Bu başlık altında, biyolojik ve kültürel akrabalık kavramları arasındaki ilişki ele alınıyor, antropoloji ve evrimsel biyoloji perspektiflerinden akrabalık teorilerini tartışılıyor. Öncelikle, 19. yüzyılda Lewis Henry Morgan'ın çalışmalarıyla akrabalık antropolojisinin temel bir araştırma alanı haline geldiği, ancak 20. yüzyılın ikinci yarısında bu alanın büyük bir dönüşüm geçirdiği belirtiliyor. Geleneksel görüş, akrabalığın evrensel olarak biyolojik bağlara (doğum ve üreme ilişkileri) dayandığını öne sürerken, 1970’lerden itibaren antropologlar, kültürün akrabalık tanımlamalarını belirlediğini savunmuşlar. Özellikle David Schneider gibi antropologlar, akrabalığın tamamen kültürel bir yapı olduğunu ve biyolojik bağların akrabalık sistemlerinde temel olmadığını iddia etmişler. Ancak, primatologlar ve evrimsel biyologlar, biyolojik akrabalığın sosyal davranışları nasıl şekillendirdiğini analiz ederek, akrabalık ilişkilerinin biyolojik temellerini vurgulamış. Primatlar arasında akrabalık ilişkilerinin cinsiyet, nesil ve genetik mesafe gibi kriterlere dayandığı gösterilmiş. Bu kriterlerin insan topluluklarında da benzer şekillerde kullanıldığı ancak kültürel faktörlerin bu kategorileri önemli ölçüde değiştirdiği ifade ediliyor. Örneğin, bazı toplumlarda kuzenler kardeş olarak adlandırılırken, bazı toplumlarda belirli kuzenler evlilik için uygun görülürken diğerleri yasaklanmaktadır. Bu tür sınıflandırmalar, kültürel sistemlerin biyolojik gerçekleri nasıl değiştirdiğini göstermektedir. Ayrıca, bazı toplumların biyolojik babanın üremedeki rolünü reddettiği veya tamamen kurgusal akrabalık bağları yarattığı örneklerle açıklanıyor.
Sayfa 51:
“Ama insanlar yalnızca soy bağı kategorileriyle oynamakla kalmaz, aynı zamanda en temel olanlar da dahil olmak üzere gerçek soy bağlarının varlığını inkâr edebilirler. Örneğin, bazı kültürler biyolojik babaların üreme ile herhangi bir ilgisi olduğunu reddederken, diğer kültürler annenin üreme sürecine katkısını bile inkâr eder. Son olarak, daha önce de değinildiği gibi, insan primatı genellikle biyolojik açıdan kurgusal olan soy bağı kategorileri yaratır."
Refereans: Rodseth, L., and Wrangham, R. 2004. “Human kinship: A continuation of politics by other means?” In Kinship and Behavior in Primates, ed. B. Chapais and C. M. Berman, 389–419. New York: Oxford University Press.
***
Yukarıdaki tespit benim asıl ilgi alanıma girdiği için bu alıntının sonunda verilmiş olan referansdaki makaleyi okudum. Ama maalesef “biyolojik babanın üremedeki rolü” ile kastedilenin ne olduğunu çözemedim. Daha doğrusu konuyu benim anladığım anlamda ele almadığını gördüm. “İnsan akrabalığı: Siyasetin başka yollarla devamı mı?” adlı bu makalede biyolojik babaların üremedeki rolünü hem geleneksel antropolojik bir bakış açısıyla hem de biyolojik bir gerçeklik olarak kabul edildiği aktarılıyor. Makale akrabalık kavramının kültürel olarak nasıl inşa edildiğine yapılan vurguya dikkat çekiyor ve bu biyolojik rolün her kültürde aynı şekilde algılanmadığını ve akrabalık ilişkilerinin tek belirleyicisi olmadığını gösteriyor diyor. Bazı kültürler için biyolojik babanın üremedeki rolü önemli bir unsur olabilirken, diğerleri için birlikte yaşama gibi farklı sosyal süreçler akrabalık bağlarını tanımlamada daha merkezi bir rol oynayabilir tespiti var. Bir heyecanla makaleyi babalığın keşfi konusuna bir yol gösterici olabilir mi diye okudum ama maalesef aradığım bilgiyi bu makalede bulamadım. Açıkcası Chapais'in söylediklerinin bir benzerini bu makalede görmüş oldum. Kaldığım yerden devam ediyorum.
***
Chapais, 1970’lerde sosyobiyolojinin yükselişiyle birlikte, biyolojik akrabalık yeniden önem kazandığını aktarıyor. Akraba seçilimi (Kin selection) teorisi ve genetik akrabalık derecelerinin davranışlarla nasıl ilişkili olduğunu inceleyen çalışmalar, biyolojik faktörlerin akrabalık sistemleri üzerindeki etkisini göstermeye çalışmış. Örneğin, Richard Alexander, belirli evlilik kurallarının genetik akrabalık derecelerindeki farklılıklarla ilişkili olabileceğini öne sürmüş.
***
Burada bahsedilen akraba seçiliminin ne olduğu hakkında kısa bir bilgi vermek gerekiyor. Akraba seçilimi (kin selection), evrimsel biyolojide bir bireyin kendi genlerini dolaylı yollardan, akrabalarına yardım ederek yayma stratejisini açıklayan teoridir. Bu teori, bir organizmanın sadece kendi üremesi yoluyla değil, genetik olarak akraba olduğu bireylerin üremesini destekleyerek de genlerini gelecek nesillere aktarabileceğini savunur. Akraba seçilimi, W.D. Hamilton tarafından 1960’larda geliştirilmiştir ve şu düşünceye dayanır:
"Bir birey, genetik olarak yakın olduğu birine yardım ettiğinde, bu yardım onun kendi genlerinin bir kopyasının devam etmesine katkı sağlayabilir."
Bu düşünce Hamilton’un kuralı ile matematiksel olarak ifade edilir: r × B > C
r: Yardım edilen bireyle olan genetik yakınlık oranı (akrabalık katsayısı)
B: Yardım edilen bireyin kazancı (yararı)
C: Yardım eden bireyin bu yardım nedeniyle uğradığı kayıp (maliyeti)
Bu denklem sağlandığında, doğal seçilim yardımı destekler.
***
Sonuç olarak, antropoloji içinde biyolojik ve kültürel akrabalık arasındaki tartışma yıllar içinde değişmiş, önce biyolojinin etkisi vurgulanmış, sonra kültürel faktörler ön plana çıkmış, ardından evrimsel biyoloji ve sosyobiyoloji bu tartışmaya yeni bir bakış açısı kazandırmıştır. Chapais, günümüzde, akrabalığın hem biyolojik hem de kültürel unsurların bir kombinasyonu olduğu görüşü yaygın olarak kabul edilmektedir diyor.

Comments