top of page

Ütopya

Kadınların erkeklerle eşit şekilde yaşaması düşüncesine çok inanıyorum. Bu kesinlikle tartışılmaması bile gereken bir konu. Geçmişten günümüze taşınmış ilkelliklerden birisi. Bu konuyu önemsememin en büyük sebebi: çok aşikar oluşu yüzünden karşı çıkılmasının tam bir gerzeklik olması. Bu durumun saçmalığı eğer çok iyi bir şekilde anlaşılırsa bir çok başka saça şeyin de ne kadar saçma oldukları anlaşılabilir.

Çok basit gerçekler maalesef insanlar tarafından kolaylıkla reddedilebiliyor. İçine doğduğumuz kültürün geçici olduğunu söylediğimizde aslında çok temel, çok basit bir gerçekliği ifade etmiş oluyoruz ama bu kadar basit bir gerçeklik bile muhalefetle karşılaşıyor. İşte bu noktada bugün kadınların geçmişte sosyal, siyasal, ekonomik haklarını kullanamamış olmaları ne kadar saçma gözükse de şunu biliyoruz ki binlerce yıl kadınlar insan yerine bile konulmadı. Hem de bunu zamanın en bilge insanları da normal görüyordu. Asıl şoke edici olan ise kadınlar da bu durumu yanlış görmüyorlardı. 

Yani içine doğduğun kültür eğer bir başka insanı pişirip yemeyi normal görüyorsa senin buna karşı çıkman da mümkün olmuyor. Yani içine doğduğun kültür kadınların klitorisini kesiyorsa senin de buna karşı çıkman mümkün olmuyor. Bu kadar saçma şeylerin bile bir dönem normal karşılanması hatta günümüzde de aslında çok saçma olan şeylerin devam ediyor olmasına bir anlam vermek gerekiyor. Bu o kadar basit bir gerçek ki: Bugün bize doğal gelen şeylerin yüzlerce yıl sonra yanlış bulunacağını bilerek yaşamak zorunda olan insanlarız. 

Tekrar tekrar bu konuya dönüyorum. Çünkü çok basit bir gerçeğe itiraz ediliyor. Bugün bundan bin yıl önce olmayan şeylere inanıyoruz.; bundan bin yıl önce normal olarak görülen şeylere bugün saçma diyoruz.; bundan bin yıl sonra da bugün normal dediğimiz şeylere saçma diyecekler. Yani tüm insanlık olarak değişen canlılarız. Ne geçmişteki gibi yaşıyoruz ne de gelecekte bugünkü gibi yaşayacağız. Bugün uğruna hayatımızı feda ettiğimiz uluslar bundan bin yıl sonra saçma olacak. Bugün uğruna insanlara kıydığımız dinler sadece mitler olarak algılanacak. Çok basit bir tarih okuması ile 10bin yıl önce nasıldık, 5000 yıl önce, 2000 bin yıl önce, 100 yıl önce. Neden bugün bize normal olarak gelen şeylerin bir dönem normal olmadığı gerçeğini görmek istemiyoruz? Neden yaşadığımız her şey tek seçeneğimizmiş gibi davranıyoruz? Belki bir çok şeyin göreceli olduğunu kolaylıkla kabul edebiliyoruz ama iki konu buna dahil olamıyor.

Konu din ve milliyet olduğunda neden bu kadar itiraz damarımız atıyor. Bir çok insan belki bir çok şeyin göreceli olduğunu kabul etmekte zorluk çekmezken neden din ve milliyet söz konusu olduğunda savunmaya geçiyor? Büyük ihtimalle en büyük ve en güçlü içgüdülerimiz olan hayatta kalma içgüdümüze hitap ettiği için. Sanki bu inançlar ortadan kalkarsa ölecekmiş gibi hissediyorlar da ondan. Çünkü ölüm korkusu hala en büyük korkumuz. Bunu aşmak da hiç kolay değil. Korkular en basit gerçekleri bile görmenin önüne geçiyor.

1900’lü yılların ortalarına kadar köleliğin devam ettiğini. Kadınların ancak 70-80 yıl önce oy kullanma, siyasete katılma vb hakları elde ettiğini görünce insan inanamıyor. Bugün dünyanın bir yerlerinde hala kadınların bazı kıyafetleri giymelerinin zorunlu olduğunu duyunca insan inanamıyor. Bugün hala bir yerlerde çocuklarla evlenmenin hoş karşılandığını görünce tüylerimiz diken diken oluyor. Yani 2000’li yıllarda bile hala dünyada eziyet gören insanlar var. Hala din uğruna, milliyet uğruna savaşlar yapılıyor ve bir çok masum insan boş yere ölüyor. Asıl acı olan ise birçok insan bu ölümleri reddetmek yerine onaylıyor. 

Durumun neden böyle olduğunu anlamak zor değil hatta bir bakış açısıyla anlaşılabilir de. Geçmişten taşıdığımız yükler çok fazla. Kimse dünyada anısız yaşamıyor. Sorun şurada: geçmişte yaşanan acıları yok sayamayız fakat bir yerde dur deme basiretini göstermezsek bu kısır döngü tüm insanlığa acı çektirmeye devam edecek. Tüm yaşanan bu acıların arkasında birilerinin para kazanma hırsı olduğunu tekrar ve tekrar kendimize hatırlatmamız gerekiyor. Tüm savaşlarda tek bir kazanan olduğu gerçeğini yani silah satıcıları gerçeğini kendimize hatırlatmalıyız. 

Ben bu gerçeği görsem düşmanım görmüyor ve ben ölmeye devam ediyorum dediğimizde aslında doğru bir tespitte bulunmuş oluyoruz. O zaman ya hep birlikte bu bilinç dönüşümünü yaşamalıyız yada masum insanlar ölmeye devam edecekler. Sanırım ütopik düşüncelere yer olmayacağını hepimiz biliyoruz. Bunun da anlamı ölmeye devam edeceğiz.

İnsanların değişimi kolay kabul etmediği ortada. Yanlış da olsa var olanı devam ettirmek daha kolay. Garip şekilde acı çekeceğimiz bilsek de yanlış yapmaya devam ediyoruz. Ama bir gerçek değişmeyecek. Bu dünyada eğer haksızlığa uğrayan varsa isyan etmeye devam edecek. Gücü elinde bulunduranlar buna direnç gösterecek ama eninde sonunda olması gereken olacak. İnsanın aklına olan inancımızı kaybedersek yaşamanın da anlamı kalmıyor.



bottom of page