Modernleşme sanki "öcü"ymüş gibi bir algılama var. Modernleşme dinsizlikle neredeyse eşdeğer tutuluyor. Bunun çok basit bir düşünce tarzı olduğunu, çok temelsiz olduğunu düşünüyorum. Modernleşme bir süreçtir, modernleşme bir değişimdir. İsterseniz modernleşmeye de bilirsiniz. Neticede ister İslamiyet olsun ister Hristiyanlık bunun direkt olarak dinle ilgisi yok. Yani din ortadan kalkarsa modernleşilir diye bir şey yok. Yada dini yaşama biçimi değişirse modernleşilir diye de bir şey yok. Tabi ki modernleşme ile din arasında bir ilişki var ama modern olunca dinsiz olunuyormuş gibi bir algı çok yanlış.
Modernleşme bir süreçse bu sürecin bir başı ve sonu vardır denilebilir. Başının ne olduğu tartışmalı. MÖ. 500'lerde Tales'le başladığını söylemek mümkün çünkü 1500'lerde aydınlanma hareketini başlatanların sırtını dayadığı felsefi duvar oraya kadar uzanıyor. Yani hiç bir hareket bir anda ortaya çıkmıyor. Bacon, Hobbes, Locke, Descartes, Davinci, Gutenberg, Dante, Sheakespeare, Kepler, Galileo ve daha adını sayamadığın onlarca başka bilim ve sanat adımı, düşünür ve filozof sayesinde biz bugün bir aydınlanma hareketi ve dolayısı ile modernleşmeden bahsediyoruz.
Modernleşme eşittir dinsizlik algısı yada modernleşme dini zayıflatır algısı yanlış. Sıradan insanın kendi kişisel kaygıları ile konuşulabilecek bir konu değildir modernleşme. Senin hangi dine inandığınla, o dini nasıl yaşadığınla ilgili değildir modernleşme. Öyle bir algı var ki sanki bugün modern dediğimiz dünyada yaşayan bireylerin tamamı dinsiz, tamamı yaşamlarını “modern!” olarak yaşıyorlar ve hayatlarında inandıkları tanrının eseri yok. Bu nasıl bir yanlış algılama. Biz ülke olarak modern olduğumuzda sen birey olarak neden dinsiz olasın.Şu anda Fransa’da yaşayanların tamamı dinsiz mi, yada Almanya’da yada Amerika'da. Modernleşmenin dinsizlikle eş tutulması kadar saçma bir şey olabilir mi?
Sen bir toplum olarak, bir ülke olarak neye dayanarak hayatına devam edeceksin? Bu kadar basit. Aldığın kararlarda ne ön planda olacak bu kadar basit. Sen aklını kullanarak mı, kullanmayarak mı devletini yöneteceksin bu kadar basit. Yani modernleştiğin zaman dinsiz olmuyorsun, sadece din kuralları ile devletini yönetme bu kadar basit. Bir toplum olarak herhangi bir dinin kuralları ile değil de aklın, bilimin gösterdiği kurallarla yaşa. Sen devletini yönetirken dini kurallarla yönetilmiyorsun diye birey olarak dinsiz olacağını nereden çıkarıyorsun? Fransa’da devlet din kuralları ile yönetilmiyor diye Modern diye Fransız vatandaşı dinsiz mi olmuş oluyor.
Yahu şu an “modern” olan ülkelerde yaşayan akrabalarınıza sorun. Dinlerini yaşama konusunda herhangi bir sıkıntıları var mı? Bu nasıl sakat bir bakış açısı. Modernleştik diye niye dinsiz olasın? Modernleşme dinsizliğe de, dinliliğe de yol açabilir. Modernleşme dindar bir birey olmana da, ateist bir birey olmana yol açabilir. Modern ülkelerde dindarlaşma daha azsa, eğitimli toplumlarda dindarlaşma daha azsa, okuyan insanlarda dindarlaşma daha azsa buna yol açan şeyleri başka bir bağlamda tartış. Ama din elden gidecek safsatasına düşmemek lazım.
Akıl, din ile çatışıyor mu? Akıl ile din birbiri ile bağdaşabilir mi? Bu konuları ayrıca tartışabilirsin. Din neden var? İnsan neden dindar olur? Din olmadan da yaşanabilir mi? Sen dindarsın diye herkes de dindar olmak zorunda mı? Bu ve benzeri konuları tartışabilirsin ama bu konuları tartışıyorsun diye dinine halel gelmez veya bu konuları tartışmak için modern olmak yada olmamak önemli değil ki. Modernleşmeye neden “öcüymüş” gibi bakıyorsun. Daha modern bir bakış açısı ile yaşadığın takdirde dinsiz olacağından mı korkuyorsun? Eğer öyleyse vay senin haline. Modernleşince dinsizleşeceğinden korkuyorsan ne kadar samimi bir inanan olduğunu otur ve düşün bir kez.
Yada daha güzeli modernleşme ne demek iyice oku ve öğren. Modernleşmiş Avrupa ülkeleri ne yaptılar da bugün modernler, bizim gibi doğu ülkeleri ne yapamadık da bugün modern değiliz, iyi bir öğren. Sonra modernlikle İslamiyet neden bağdaşmaz onu ayrıca konuşalım. Eğer İslamiyet modernleşme ile sorunu olan bir dinse Hristiyanlıktan eksiği yada fazlası ne? Bugün sıradan bir Hristiyan da en az senin kadar ölünce cennete gideceğini düşünüyor, en az senin kadar sevaba ve günaha inanıyor, en az senin kadar kendince ibadetini yapıyor. Öyleyse sıradan bir Hristiyanın dindarlığını bozmayan modernleşme neden senin dindarlığını bozsun? İslamiyetin hangi yönü modernleşmeye uygun değil? Hristiyanlığın hangi yönü modernleşmeye uygun? Aradaki fark ne?
***************
Ek:
Aydınlanma hareketi ile ilgili bir yazı yazacağım ama o kadar kapsamlı bir konu ki bir türlü yazımı toparlayamıyorum. Bu sırada okuduklarımdan, gördüklerimden etkilenmeye devam ettiğim için bazı şeyleri de ifade etme ihtiyacı hissediyorum. Bu modernleşme konusu da onlardan birisi.
Ayrıca bir konu daha var ama onu da başka bir yazıda tartışırım herhalde. İnsanlar din ile ilgili o kadar şey okuyorlar, o kadar literatür tarıyorlar, din neden var, dinler tarihi nedir vb. ve bu kadar okumalar ardından sorduğunda dindarım diyebiliyor. Beni en çok şaşırtanlardan birisi de Kürşat Demirci oldu. Muhteşem bir bilgi kaynağı. Dinler tarihi konusunda tam bir uzman. Okuduğunuzda, dinlediğinizde binlerce şey öğreniyorsunuz. Bütün dinlerin nasıl ortak çıkış noktaları olduğunu anlatıyor. Bugün semavi dediğimiz, ilahi dediğimiz dinlerin aslında 4, 5 bin yıllık mitoslardaki, efsanelerdeki kökenlerini anlatıyor. Yani bugün Allah’ın sözü sandığımız şeylerin arkasında bu mitlerin, öykülerin, masalların olduğunu anlatıyor. Buradan ne sonuç çıkarırsınız? Ha, demek ki bizim ulu bir yaratıcıdan geldiğini sandığımız şeyler aslında insan üretimiymiş dersin değil mi? Çok enteresan bu bilgileri, bulan, sunan, bizlerin öğrenmesini sağlayan bu hoca sonradan öğreniyorum ki inançlıymış.
Bu örnek de bir kez daha şunu görmeme yol açtı. Din kesinlikle ve kesinlikle psikolojik bir olay. Bu kadar bilgi ile donanan bir insan bile, bu kadar her şeyin arkasında neler yattığını bilen bir insan bile son cümle olarak inançlıyım diyebiliyorsa sıradan, eğitimsiz, bilmeyen insanların dindar olması o kadar normal ki. Din, inanmak vb. durumlar kesinlikle insanın içindeki boşluğu doldurmakla ilgili. Belki din afyon olarak da adlandırılabilir ama daha doğrusu sanırım dünyanın en büyük avutucusu olduğu kesin. Afyon da uyuşturma var, aklını yeterince kullanımını engelleme var, gerçeklik algısının bozulması var. O yüzden afyon tam olarak karşılayamıyor. Özellikle her şeyi bilen insanın halen dine ihtiyaç duyması başka bir şey. İçinde bir boşluk var ve o boşluğun dolması çok önemli. Belki kalpsiz dünyanın kalbi tanımlaması daha doğru. Korkularımız o kadar üstün geliyor ki aklın ağırlığı korku devreye girince ortadan kalkıyor. Sanki korkularımız bize yerçekimsiz bir ortam sunuyor gibi. Orada başka bir gerçeklik var.
Korkuların hakim olduğu bir dünyanın olduğu gibi algılanması mümkün değil. Korku bilgiye üstün geliyor. Modernleşme de tam olarak bununla ilgili. İslamiyet korku üstüne kurulu. Dolayısı ile korkan insan aklını kullanamaz. Aklını kullanmaktan korkuyor insanlar. Korktuğu için aklını kullanamıyor, aklını kullanmadığı için korkuyor. Modernleşmeyi dinsizlikle bir algılamasının altında da bu var. Akıl ön plana gelirse dininin zarar göreceğini düşünüyor. Koskoca Dinler Tarihi Profesörü bile herşeyin arka planını bildiği halde inançlıyım diyorsa sıradan bir insanın ne olmasını bekleyebiliriz.
Hindistan'daki kast sistemi ile ilgili okudukça insanın aptallığının sınırının olmadığını görüyorum. Modernleşme ile ilgili bir başka tezat da orada yaşanıyor. Sıradan insan içinde bulunduğu kötü şartları makul hale getirmek için ne kadar akıldan uzak çözümler üretebiliyor. Tamam din ile akıl bağdaşmaz ama dindar olmak gerçekliği olduğu gibi algılamanın önündeki en büyük engel gibi duruyor. Hayatla baş edemeyen insan çözüm olarak dini devreye sokmuş. Kendisinin bir başka insandan daha az imkanlara sahip olmasını makul hale getirmenin, bir insan el bebek gül bebek yaşarken kendisinin açlık ve sefalet içinde olmasının tahammül edilebilir hale gelmesi için kast sistemini oluşturmuş ve bu şekilde haksızlıkla baş edebiliyor. Bu kadar aptalca olmasa da sanırım her dinde benzer baş etme yolları var. Cennet kavramının ortaya çıkmasında da benzer bir süreç işlemiş belli ki.
Sonuç olarak modernleşme korkusunun altında korkularımız var. Modernleşirsek dinsiz olacağız korkusu makul bir korku değil. Zaten korku devreye girdiği anda hiçbir şey makul olamaz. Akıl devreden çıkıyor çünkü. Korkularımızla yüzleşmek ise kolay değil. İnsan korkak olduğunu itiraf edemiyor. Korku ile çocukluk arasındaki sıkı ilişkiyi düşüşün, insanın yaşı büyüse de korkmaya devam ettiği sürece aslında alttan alta çocuk olarak kaldığını da gösteriyor.
Comments