top of page

Vilfredo Pareto Hakkında

Klasik Sosyolojide Pareto ünitesini okuyunca çok şaşırdım. Solcu bir gelenekten gelen bir kişi olarak (daha önce Pareto'yu hep faşist, ırkçı gibi tabirlerle duymuş, öğrenmiş bir kişi olarak) bu üniteyi okuyunca şaşırdım. Bir kez daha bize dayatılanları doğru diye kabul etmenin ne kadar yanlış olduğunu görmüş oldum. Aynı durumu daha önce Nietzsche için de yaşamıştım. Biliyorsunuz Hitlerin fikir babası olduğuna dair bir söylem vardır ve uzun zaman solcular tarafından dışlanmıştır. Her neyse, Pareto'nun her dediği doğrudur demek güç ama bakış açısında doğruluk olduğu da ortada. Neticede yaşadığımız gerçekliğin bir boyutunu ifade ediyor adam.


Ne kadar karşı çıkarsak çıkalım insanların eşit yeteneklerle, zekayla, kültürel, sosyal, beşeri sermaye ile doğmadığı ortada. Eşitlik yerine denklik demeyi tercih ediyorum bu yüzden. Eşit haklara sahibiz ama eşit değiliz. Birileri birilerinden daha önde ama bu üstünlük olarak değil yaşadığımız bir gerçeklik olarak. Şimdi bir solcu olarak bunu söylemek sanki geçmişine hakaret gibi oluyor ama yıllar sonra geldiğim nokta bu. Pareto ile ilgili daha çok okumak ve kafa yormak gerektiğini görmüş oldum.


Son birkaç yıldır bu konu yani dayatılanı yaşama konusu kişisel ajandamda birinci sırada. Dayatılanı yaşamayı, bir insanın hayatını boşa harcayıp harcamadığının en önemli kriteri olarak görüyorum. Birilerinin ister ideolojik, ister dini olsun bize "doğru budur, bunun peşinden git" demeleri ve bizim de robot gibi bize yüklenen algoritma ile sanki kendi seçimimizi yaşıyormuşuz gibi yaşamamız tam bir zaman kaybı. Belki bir çok insanın zekası, idrak kapasitesi neyin doğru neyin yanlış olduğunu anlamaya yetmiyor olabilir ama madem benim böyle bir yeteneğim var bunu kullanmam gerek. "Pareto kaka, o faşist " diyenlerin kendi algılama kapasiteleri ile yaptıkları yorumları doğru diye kabul etmek şimdi anlıyorum ki yapılacak en büyük hata.



bottom of page