top of page

Prof. Dr. Celal Şengör Haklı Olabilir mi?

Celal Şengör'ün sansasyonel açıklamaları olduğunu onu takip edenler bilir. Bazı açıklamaları onu severek takip edenleri bile üzüyor. Açıkcası Celal Şengör'ü bilime katkılarından dolayı beğenerek takip ediyorum ve ülkemiz için çok yararlı bir insan olduğunu düşünüyorum ama empati yoksunu fikirlerine de bir o denli kızıyorum.

Daha önce hapishanelerde işkence görenlerle ilgili bir yorumunu okumuş ve çok kızmıştım. Kendisini o kişilerin yerine koyamadığını o zaman anlamıştım. Beni şaşırtan ise bilimi bu denli, ön plana çıkaran bir insan, nasıl olur da bazı konulara bağnazca bakabilirdi. Bir konu hakkında bir karara varmak için ne kullanıyordu? Onu bu yanlış tespitleri yapmaya iten neydi?


Celâl Şengör ya da tam adıyla Ali Mehmet Celâl Şengör (24 Mart 1955), Türk akademisyen, jeolog ve bilim insanı. Günümüzde İstanbul Teknik Üniversitesi Avrasya Yer Bilimleri Enstitüsünde görev yapmaktadır.
Prof. Dr. Celal Şengör

Celal Şengör konusuna geri döneceğim ama daha önce yazma dürtülerimden birisini not etmek istiyorum. Benim ana konum öğrenmek, gelişmek. İnsan olmanın gereğinin bu olduğunu düşünüyorum. Genelde yazılarımda hayatını boşa geçiren ve öğrenmeden yaşayan insanları eleştiriyorum. Cehaletten nefret ediyorum ve cahil kalmakta direten insanlardan uzak duruyorum. Sokrates'in dediği gibi "Sorgulamadan geçen bir hayatın boşa geçtiğini" düşünüyorum.


Celal Şengör bir bilim insanı olarak, okuyan, kendisini geliştiren bir kişi olarak, yukarıda yazdığım anlamda benim idealim olan bir kişi. Hayatını öğrenmeye adamış her insana sonsuz saygı duyarım. Fakat sorun şuradaki hiç kimse tek boyutlu değil. Bilim insanı olan Celal Şengör, sadece insan olan Celal Şengör'ün etkisinden kurtulamıyor. Buradan da şu sonuç çıkıyor: insan hata yapan bir canlı.


Bu uzun girişin ardından gelelim benim onun hangi sözüne kızdığıma. Dün, Celal Şengör'ün katıldığı, Pamukkale Üniversitesi öğrencilerinin organize ettiği bir video izledim. Videonun 1:06:10'nuncu saniyesinde başlayan bir sözü üzerine bu yazı çıktı ortaya. Sözü şu: "..... ayak takımının intikamı. Kardeşim, Fransız ihtilali niye çıktı? Yani, Lavosier'in, modern kimyayı icat eden adamın kafasını kestiler. Mahkemede hırtın biri bağırıyor Cumhuriyetin bilginlere ihtiyacı yoktur diye. .. şimdi n'aparsın abi böyle bir şartta. (admin birşeyler söylüyor) Hayır, bu aşağılık kompleksi. Bu üstünlerin karşısında duyulan aşağılık kompleksi."


Koskoca Fransız ihtilalini ayak takımına bağlamak, üstünlerin karşısında duyulan aşağılık kompleksine bağlamak... Kendisi de bir bilim insanı olan Celal Şengör'e ne kadar yakışır?


Fransız Devrimi veya Fransız İhtilâli (1789-1799), Fransa'daki mutlak monarşinin devrilip, yerine cumhuriyetin kurulması ve Roma Katolik Kilisesi'nin ciddi reformlara gitmeye zorlanmasıdır. Avrupa ve Batı dünyası tarihinde bir dönüm noktasıdır. Sosyal bir akımı başlatan en büyük etkendir.
Fransız İhtilali 1789

Fransız İhtilali gibi bir çağı açıp bir çağı kapatan bir olayı ayak takımına bağlamak ne kadar bilimsel bilemiyorum. Uzun uzun Fransız Devrimini anlatmak değil derdim. Ben de zaten konunun uzmanı değilim ama okuduklarımdan aklımda kalan şeyler var. Vikipedia'dan sadece Devrimin sonuçlarını aşağıya alıyorum.

  • Yıkılmaz diye düşünülen, hatta egemenlik hakkını Tanrı'dan aldığı iddia edilen mutlak krallıkların yıkılabileceği ortaya çıktı.

  • İlkel şekli Yunan şehir devletlerinde, gelişmiş şekli İngiltere ve ABD'de görülen demokrasi, Kıta Avrupası'nda da gelişmeye başladı ve Batı medeniyetinin vazgeçilmez unsurlarından biri haline geldi.

  • Egemenliğin halka ait olduğu kabul edildi.

  • Milliyetçilik ilkesi, siyasi bir karakter kazanarak, çok uluslu devletlerin parçalanmasında etkili oldu.

  • Eşitlik, özgürlük ve adalet ilkeleri yaygınlaşmaya başladı.

  • Şahsi güçlere, zekâya ve girişim yeteneğine ortam hazırladı.

  • Fransız İhtilâli, sonuçları bakımından evrensel olduğundan Yeniçağ'ın sonu, Yakın Çağ'ın başlangıcı kabul edildi.

  • Dağınık halde bulunan milletler, siyasi birliklerini kurmaya başladılar.

  • İnsan Hakları Bildirisi, Fransızlar tarafından dünya çapında bir bildiriye dönüştürüldü.

Celal Şengör Devrimi ne olarak nitelemişti? Ayak takımının intikamı olarak; üstünlerin karşısında duyulan kompleks olarak.


Asıl takıldığım konu da burada. Kendisini tanıyoruz. Ailesi Türkiye'nin en zenginlerinden, kendisi de ortalamanın çok çok üstünde zekaya sahip bir deha. Ne kadar güzel, ne kadar şanslı. Onun için iyi bir şey. Bu imkanlarla ve zekayla dünyaya geldiği için kendisini üstün olarak görmesini açıklayabilir miyiz? Neden/Nasıl benden, sizden üstün olabilir? Ona bu payeyi kim veriyor? İçinde bulunduğu şartlar onun bizi aşağılaması için ona nasıl bir hak tanıyor? Celal Şengör'ün karakteri ile ilgili bir alana girdik. Zaten ona kızmanın da çok bir anlamı yok ama onu kullanarak bazı çıkarımlarda bulunabiliriz.


Kibir zeki insanların düştüğü bir tuzak. İster istemez kendi zekasına aşık oluyor insan. Nergizin göl kenarında kendisine aşık olması gibi. Buna benzer şekilde, aşırı zekiler de diğer insanları gereksiz (hatalı, yanlış) canlılar olarak görme tehlikesini yaşıyorlar. Zeki olmak diğer insanları aşağılama, ayak takımı olarak görme hakkı veriyor mu bize? Olgun olan davranış bu durumu tespit edip ona göre bir özeleştiri yapmak değil midir? Diğer insanları aşağılamak sana ne kazandırır? Evet, ülkemizde (dünyada) çok cahil insan var. Evet, insanların zekası düşük. Sonuç?


Celal Şengör'e desek ki hadi belediyede temizlikçi kadrosunda çalış ve her gün sokakları süpür, ne der? Benim gibi zeki bir insan nasıl olur da böyle bir şey yapar der değil mi? Haksız olur mu? Olmaz. Ama her gün birileri sokaklarımızı temizliyor, her gün çöpler toplanıyor. Bu insanları aşağılama hakkını kim veriyor Celal Şengör'e?


Nasıl oluyor da onun kadar zeki bir kişi kendi üstünlüğü ile övünüp başkalarının geri kalmış olması ile bu kadar rahat dalga geçebiliyor? Aynı videoda, konuşmanın ilerleyen kısımlarında ülkemizin %90'ı aptal tespitini yapıyor. İnsanları ayak takımı vb. ifadelerle aşağılamaya devam ediyor. İyi, güzel, zaten yaşıyoruz da bu durumu ama bu tespitin tek taraflı olduğunun farkında değil mi? İnsanların büyük kısmı cahil ve düşük zekalı olabilir. Düşük zekanın çok bir çözümü yok ama cehaletin çözümü var. İnsanların doğuştan aptal olduğuna inanmıyorum, yanlış eğitim politikaları ve yanlış anne baba tutumları yüzünden insanların aptallaştığını düşünüyorum.


Aptal insanla, cahil insan arasında ayrım yapılması gerektiğini düşünüyorum. İçinde yaşadığımız ülkede insanların çok cahil bırakıldıklarını bizzat yaşayarak deneyimliyoruz. Dediğim gibi aptallığa çare olmasa da cehalete var: Erken yaşta çocukları doğru bir şekilde eğitmek.


Her neyse, şu an asıl konum, Celal Şengör'ün insanların çoğunu aşağılaması. Kendisi gibi şanslı bir ortamda doğup, yetişmeyen insanları hor görmesi. Bu şımarıklığa tahammül edemiyorum. İnsanın bilimsel açıdan kendisini geliştirme sorumluluğu olduğu kadar kişisel olarak da geliştirme sorumluluğu olduğunu düşünüyorum. İçinde bulunduğumuz dünyayı anlamak, sorgulamak asıl meselemiz olmalı. Sorgulamadan geçirilen bir ömür boşa harcanan bir ömürdür. Bu sorgulama içine insanın kendisi de girmelidir.


Celal Şengör Pamukkale Üniversitesi Zoom Üzerinden Yapılan Konuşma

bottom of page