Truvanın içinden bir rahip (Khryses) kızını Akhalardan (Truvayı kuşatanlar) alabilmek için çeşitli hediyelerle Agamemnon'a (Atreusoğlu) gidiyor. Agememnon'la Akhileus'un arasının iyi olmadığını da bu sırada öğreniyoruz. Khryses Apollon'dan (Truvalıları destekleyen tanrı) korkun diyor, arkasına onun desteğini almış yani. Agememnon'un yanındakiler hediyeleri kabul et, adamın kızını ver diyorlar, Apollon'un kızdırmak doğru değil diyorlar. Agememnon ihtiyarı tersliyor, bre çek git ihtiyar, almayayım canını diyor ve kızını alamadan dönüyor gerisin geri yaşlı adam. (İlk 30 mısra bu şekilde başlıyor)
Bunun üzerine rahip kaleye dönüp Apollon'a öcünü alması için yalvarıyor. Apollon Kendisine yakaran adamın sesini duyuyor ve adamın başına gelen bu duruma kızıp 9 gün boyunca oklar yağdırıyor. Yani İflahını kesiyor Akhalıların. 10. gün devreye Akhileus giriyor. Biz ne ettik de başımıza bu işler geliyor. Yeterince kurban kesmedik diye mi kızdı tanrılar bize diyor. Durumu anlamak için bir düş yorumcusu lazım bize diyor. Bir soralım bakalım başımıza bu dert neden geliyor. (Böylece 70 satıra gelmiş olduk)
Kalkhas adında yaşlı bir düş yorumcusu kalkıyor. Apollondan aldığı bir özellik bu. Geçmişi, geleceği biliyor yani. Biraz çekinerek (konuşacak ama Agememnondan korkuyor. Çok ters ve pis bir adam Agamemnon, ne de olsa kral.) Akhileus eğer arkamda durursan durumun ne olduğunu söyleyeyim diyor. Yani anlıyoruz ki Agamemnon pis bir adam ama Akhileus da ondan Her ne kadar onun ayarında olmasa da çekinmiyor. Güven bana diyor ben hallederim Agamemnon'u. Kalkhas bu güvenceyi alınca durumu anlatıyor. Yok yaa ne alakası var kurbanla diyor. rahibin hediyeleri almadı, "oynak gözlü kızı" (çok sevdim bu tabiri) adama vermedi o yüzden geliyor başımıza bunlar diyor. Eğer kızı verirse, kurtulmalık almadan, bir miktar da kurban keserse ortalık düzelecek diyor. Tanrılar yatışır böylece diyor. (İlk 100 satır böyle.)
******
Hikayenin böyle bir anda, bir şeylerin ortasından başlaması çok zorlayıcı, aynı zamanda kafa karıştırıcı değil mi? Belki bu hikayeyi ilk çağlarda dinleyenler kimin kim olduğunu bildiği için bizim kadar zorlanmıyorlardı konuları anlamaya ama bizler için çok zor oluyor.
Hikayenin bir rahiple düşman kral arasındaki bir diyalogla başlaması ve aralarındaki bu nizahın sonra gelişecek olaylara temel olmasını görüyoruz. Akhileus’la Agamemnon arasındaki gerilimi görüyoruz. Aslına bakacak olursak hikayenin ne olduğunu bilen bir kişi için yani daha sonra olacakları bilen bir kişi için bile bu girişin bir anlamı yok. Tam bir muamma ile başlıyor hikaye.
Bunlar nerede, birisi diğerinin kızını niye kaçırmış, adam kızını kurtarmak için geldiğinde neden tersleniyor, kız ne zaman kaçırılmış, nasıl kaçırılmış hiçbir şey bilmiyoruz. Dur bakalım ne olacak diye okumaya devam ediyoruz.
***********
İlk 100 satırdan devam
Agamemnon tam tipik bir kral gibi mızımızlanıyor (tepkisi çok çocukca geldi bana). Yahu tamam kızı geri verelim de diyor bu benim hanımdan daha güzel, boylu poslu, tam bir kadın nasıl vereyim diyor. Hadi verdik elim boş mu kalsın diyor. Koca kralım elim boş mu döneyim diyor. Akhileus yuh be Agamemnon diyor. Herkesden geri toplayalım ganimetleri diyor. Neyse diyor, toplarız aramızda 3-5, yaparız, veririz sana birşeyler diyor. Sen hele önce şu kızı gönder Allahın izniynen Truya'yı alınca kapatırız hesabı diyor. (son kısma çok yorum yapmadım (!) hemen hemen böyle diyor.) /// Haydi durma, sun tanrıya sen şu kızı, biz Akhalar veririz sana üç-dört katını; İş ki güzel surlarla çevrili Troya ilini talan etmeyi buyursun Zeus bize.
Agamemnon asıl bundan sonra iyice boka sardırır işi. Olgun olmayan bir adam nasıl davranırsa öyle davranır. Akhileus'un hinlik yaptığını söyler, kendisini kandırmaya çalıştığını iddia eder. Siz malı götürün ben züğürt kalayım öyle mi der. Eğer bana verdiğim şeyin tam olarak karşılığını vermezseniz kabul etmem der. (Asıl bomba geliyor kavgada söylenmez) Eğer bana layıkım olanı vermezseniz sizinkileri alırım der. Özellikle Aias'la Odysseus'unkine göz dikmiş. (Açıkcası kast ettiği adamların malları mı karısı mı anlayamadım ama sanırım karısını kast ediyor. Eğer öyleyse tam bir rezillik. Sen git yanındaki komutanın karısını alacağını söyle. Ama yok o kadar da değildir herhalde ganimetlerini kast ediyordur diye düşünüyorum.) Sonra neyse sırası değil şimdi üstünde durmayalım deyip konuyu değiştiriyor. Gemileri alsın biriniz, içine de koysun koyunları, kızı da yanına katıp verelim de bitsin bu iş diyor. (150. satıra gelmiş olduk)
Akhileus çıldırıyor. Sen nasıl adamsın diyor, senin bu dediğin laf değil diyor. Zaten benim burada ne işim var diyor. Benim Troyalılarla bir derdim yok ki diyor. Agamemnon'a kavga söylenmeyecek şeyler diyor. ///Geldik buraya, utanmaz herif, senin ardından, tek gönlün olsun diye senin, köpek suratlı,/// yani görüyoruz ki Akhileus yürek yemiş birisi (He has serious balls). Senin peşinden geldik diyor. Bir çok yerden ganimet aldık diyor. Çalışıp, çabalayan, savaşan benim malın büyüğünü götüren sensin diyor. Bırak arkadaş ben dönüyorum diyor.
Agamemnon da aşağı kalmıyor. Sana mı kaldık diyor. Benim bir sürü adamım var diyor. Zaten krallar arasında en çok senden iğreniyorum diyor. İşin gücün savaşmak, tamam anladık güçlüsün ama havalanma o gücü sana tanrılar verdi diyor. Ben Apollon'a istediğini vereceğim ama çadırına da gelip Briseis'i alacağım, sana kimin güçlü olduğunu göstereceğim diyor. Sana haddini bildireceğim, benimle eşit olmadığını anlayacaksın diyor. (Durum çok vahim boyutlara geldi. Adamın çadırından kadınını alacağını söylüyor, Agamemnon ne dediğinin farkında mı? Ne yapacak şimdi Akhileus. Duymazdan gelse olmaz, ama adam direkt hakaret ediyor. Bakalım nasıl karşılık verecek) (Bu arada 185'e geldik)
Akhileus ne yapacağına karar vermeye çalışıyor, kılıcını çekip çekmeme konusunda emin değil, tam kılıcını çekecekken... Tanrıça Here'nin gönderdiği Athen gökten aşağıya iniyor. Bu tanrıça iki adamı da seven, koruyan, kollayan birisi. Diğerleri görmüyor ama Akhileus'un tam arkasında duruyor. Adamın sarı saçını kavrıyor, adam dönüp bakıyor ki karşında Zeus'un kızı Athen, niye geldin diyor, Agamemnon'u nasıl öldürdüğümü görmeye mi? Athen yok diyor ben seni yatıştırmaya geldim, Hera gönderdi, git şu deli oğlanı sakinleştir dedi. Bırak adamı, söv, say ne diyeceksen de ama öldürme. Güven bana bak seni temin ediyorum daha fazla kazancın olacak bu işin sonunda diyor. Bana kalsa işini bitiririm ama sizin de sözünüzden çıkamam diyor Akhileus. Vazgeçiyor, Kılıcını yerine sokuyor ve Athen geri dönüyor Olimpos'a.
Off bundan sonra tut tutabilirsen Akhileus'u. /// Seni şarap fıçısı, seni it gözlü, seni geyik yürekli seni. erlerinle bir olup savaşa gitmek için sen silah kuşanmadın tek bir gün,/// (Bir değnek üzerine yemin ediyor. Bu değnek neden bu kadar önemli anlayamadım 10 satır yazmış bu değnek üzerine yeminini) Ben gidince diyor pişman olacaksın diyor, Hektor'u yenemeyeceksiniz diyor. (245. satıra geldik)
*******
Agamemnon ile Akhileus’un kavgasına şahit oluyoruz. Belli ki Agamemnon beş para etmez bir adam, hadsiz, terbiyesiz, kibirli, İnsanlara üstten bakıyor, eziyor onları. Bu ezdiklerini birisi de Akhileus. Diğerleri belli ki bu durumu kabul ediyor. Zaten etmeyip de ne yapacaklar. Karşılarındaki koskoca kral. Burada enteresan olan Akhileus. Tabii o da kahramanlığına, savaşçılığına güveniyor. İtibarı çok yüksek. Agamemnon da kendini ağırdan satıyor ama o da Akhileus’a saygı duyuyor aslında.
Aslında olay ne? Bir krallık diğer krallığın malına çökecek ama işler sarpa sarmış. Bu sırada da sorunlar çıkmış. Sorunlar çıktıkça da gerilim artmış. Bir sürü testeron dolu adamı bir köşeye sıkıştırırsan ne olur? Bir de bu erkekler arasında güç çatışması varsa... egolar savaşına hoş geldiniz. Aslında Agamemnon'un sidiği mi daha uzağa gidecek Akhileus’un ki mi tartışması bu. Birisi doğuştan gelen krallık gücünü kullanıyor diğeri ise kahramanlık gücünü.
Buna benzer bir olay yaşanmıştır mutlaka tarihte. Karaktersiz bir kralla, mert bir savaşçı mutlaka çatışmışlardır. Kral doğal olarak hakaretamiz konuşmuştur. Sanırım yazarın da yada bu olaya şahit olanların da dikkat ettiği nasıl oluyor da bu kadar şanlı bir kahraman, kendisine yapılan bu hakareti sineye çekiyor. Ne kadar kral olursan ol, sen bir savaşçıya çadırına gelir kadınını alırım diyorsun. Normalde kimse tutamamalı savaşçıyı değil mi? Öleceğini bilse dalmalı krala. Ama öyle olmamış. Nasıl olur da onurunu temizlemez, sadece küfür ederek geçiştirilebilir mi? Kesin bu kahramanın bizim bilmediğimiz bir şey biliyor olması lazım. Onu bu kararından hiçbir insan vazgeçirtemez. Sadece tanrının sesi onu durdurabilirdi. Öyle de oldu. Yoksa Akhileus gibi bir adama kraldan korktu da yapması gerekeni yapmadı demek olmaz.
Opmerkingen