top of page
Okunduğu Gibi

Ülkemizde Cehalet Neden Normal?

Ülkemiz neden bu kadar gelişmemiş durumda ve özelde insanlarımız neden bu kadar cahil kalmayı tercih ediyorlar? Bir çok sebep bulunabilir. Bu konu hakkında kafa yormak önemli diye düşünüyorum. Çözemediğimiz, çözmemiz gereken, çözmediğimiz sürece ilerlememizin mümkün olmadığı bir sorun.


Şöyle bir tespitim var. İnsanlarımızın doğru ve yanlışı ayırt etmek açısından çok ciddi sorunları var. İki açıdan; hem doğruyu ve yanlışı ayırt edemiyorlar hem de doğru ile yanlışı ayırt etmek gibi bir dertleri yok. Asıl sıkıntılı konu da ikinci söylediğim.


Neden insanlarımızın doğru ile yanlışı ayırt etmek gibi bir dertleri yok? Neden bu tespiti yaptığımı söyleyeyim. Bugünlerde yaşadığımız toplumsal ve bireysel problemleri incelediğimiz de şunu görüyoruz: insanlar yaşadıkları şeylerin farkında değiller. İster eğitim hayatında olsun, ister sosyal hayatında olsun, ister durdukları politik düzlem de olsun. Kısacası insanlarımız neyi niye yaşadıkları hakkında düşünmüyorlar.


Farkına varmak

Basit şeyler söylüyorum. Bir parkta oturan bir grup insanın oturdukları yere 1 kg çekirdek kabuğunu umursamaz şekilde atıp gittiklerini görmüşsünüzdür. Yada trafikte sinyal vermeden önünüze bir araç atlamıştır. Yada tarihi bir eserin duvarına çekinmeden kalp çizip içine bir de ok yapıp isimlerinin baş harflerini çizdiklerine rast gelmişsinizdir. Yada kalabalık bir ortamda çok yüksek sesle telefonla konuşan birisi sizi rahatsız etmiştir. Buna benzer yüzlerce örnek sıralanabilir. Bu kişilerin okumamış cahil kişiler olduğunu düşünmeyin. Çoğu zaman gençler yapıyorlar bunları. Bu kişiler okulda mutlaka çevreye duyarlılıkla ilgili ders görmüşlerdir yada toplum içinde nasıl davranılması gerektiği öğretilmiştir yada trafik kurallarının bilgisine sahiptirler ama neden hayatlarına bunu geçirmezler? İşte insanlarımızın doğru ile yanlışı ayırt etmeyi bilmediklerini, asıl önemlisi de doğru ile yanlışı ayırt etmek gibi bir dertlerinin olmamasını bu örneklerle açıklıyorum.


Çevremizi Kirletiyoruz

Son olarak neden bu durumda oldukları ile ilgili tespiti yapayım. MÖ 400 lü yıllarda yaşamış olan ünlü filozof Sokrates şöyle demiş: “İnsan bilerek kötülük yapamaz. Kötülük ancak bilgisizliğin sonucu ortaya çıkar. Bu yüzden bilginin peşinden koşmak düşünen insanların birinci görevi olmalıdır.” Bu cümleyi ilk duyduğumda hoşuma gitmişti. İlk bakışta doğru bir cümle gibi duruyordu ama yaşadığımız hayatta karşılığını görmeyince bir terslik olduğunu anlıyorduk. Kağıt üstünde güzel ve doğru duran bu cümlenin neden hayatta karşılığı yoktu? Yani bilen insan gerçekten kötü olamaz mı? Ya da bizim biliyor sandığımız kişiler aslında bilmiyorlar mı? Ya da aslında normalde bilinmesi gerektiğini düşündüğümüz şeyleri insanlar neden bilmiyorlar? Bildiği halde kötülük yapmaya devam ediyor olabilirler mi? Bilgi ile kötülük arasındaki ilişki konusunda kafa yormakda fayda var.


Bilgi Yuvası

Bilgi ne zaman işe yarar? Yani bir şeyi duymuş olmakla bilmek arasında fark var mıdır? Bir şeyi görmüş olmakla bilmek arasında fark var mıdır? Tabi ki vardır. Biliyor hale gelmek için beynini kullanman gerekli. Ezberlenen şey bir süre sonra unutulur ama bilinen şey hayatta kullanılır. Bu konu sadece bilmek kavramı ile açıklanabilir mi? Yoksa başka bir şey daha mı var?


Neyin doğru neyin yanlış olduğu hakkında dışarıdan bir yönlendirme olmadan insan kendi kendine karar verebilir mi, vermeli midir? Bence hem verebilir hem de vermelidir. İnsan olmanın gereği budur. Düşünebilme yeteneğine sahibiz ve bu yeteneği kullanmalıyız. Ülkemizde durum böyle mi? Gözüken o ki birçok insan için öyle değil. Birçok insan yaptığı hareketin doğru mu yanlış mı olduğu konusunda bir idrake sahip değil. Hayatını tüketirken bu yönde bir bakış açısı olmadan davranışlarına devam ediyor. Neden böyle, neden hareketlerinin doğru olup olmadığını hesaba katmadan devam ediyorlar? Çoğunlukla yasalar, din, kültür, eğitim de yetmiyor bu insanların doğru, yanlış gibi kavramlarla hareket etmelerine.


Düşünebilme Yeteneğinin Simgesi

Daha çok içgüdüleri, dürtüleri ile yaşıyorlar. Bunun ne demek olduğunu biliyor musunuz? Hangi tür canlılar içgüdüleri ile yaşar? İnsanın ve diğer canlıların beyinleri incelendiğinde aradaki en önemli fark ne? Yani bizi diğer canlılardan ayıran ne? Çok ayrıntıya girmeden beynimizin dış kabuğu diyelim kısaca. İnsanlarımızın büyük kısmının bu katmanı devreye sokmadığını düşünüyorum. Nörolog değilim ama keşke bir bilimsel çalışma yapılsa ve beynin bu bölgesi incelense. Neden insana yaraşır şekilde yaşayamadığımızı anlamamız için faydalı olabilir. Son söylediklerim oldukça spekülatif çok temelsiz şeyler sadece bir fikir. Bir sonraki ise gözlemlerime dayalı ve daha sağlam.


Vicdan denilen kişilik özelliği bu kişilerde ya yok ya da çok az çalıştırıyorlar. Bir insan neden vicdansız olur? Neden yaptığı hareketin doğru mu yanlış mı olduğunu sorgulamadan yaşamaya devam eder. Vicdan sahibi insanlara böyle davranmak oldukça zor bir şeymiş gibi geliyor ama yaşadığımız şey bu.


Vicdanı geri plana ittiğinde yaptıklarının sonucundan da sorumlu olmuyorsun. Herkes yapıyor ben de yaparım bunda ne var ki dediğinde her şey çözülmüş oluyor. Bir çeşit sürü davranışı. Çoğunluk yapıyorsa doğrudur yaklaşımı. Bu sayede birey olarak yaptığın yanlışlardan sorumlu tutulmamış oluyorsun.


Yeni soru şu hale geldi. İnsanlar nasıl vicdanlarını rafa kaldırabiliyor yani yaşadıkları hangi şey böyle bir tercih yapmalarına yol açıyor? İlk akla gelen yetiştikleri aile ortamı. Başka, sorgulamadan yaşamanın getirdiği rahatlık. Başka, dinin etkisi var mıdır burada? Nasıl olsa ne yaparsam yapayım cennete gideceğim, ne diye kendimi ayrıntılarda boğayım diyor olabilirler mi?


Belki de çok basit. İnsanlar toplum içinde diğer insanları gözleyerek kararlarını veriyorlar. Diğerleri yapıyorsa ben de yaparım demek çok kolaylarına geliyor. Yanlış hareketler bir çeşit salgın gibi yayılıyor. Diyelim bir parktasın ve yerlerde bir tane bile çöp yok. Bu durumda çoğunluğa uyup ben de yere çöp atmayayım diyebilir mi bu kişi? Büyük ihtimalle der. Çirkinliğin normalleştiği toplumda güzellik ve incelik anormalleşiyor diyebilir miyiz?


Eğitimle düzeltilebilir mi bu vicdan eksikliği? Okullarda halledilebilir mi? Cevap açık, okullar bu sorunun çözüm yeri değil. Oralarda daha 5-6 yaşından itibaren bu bilgiler çocuklara veriliyor ama o çocukların büyük kısmı bu bilgileri hayata geçirmeden yaşamaya devam ediyorlar. Toplumun tamamına etki edecek bir yöntem gerekli. Bu da söylemesi kolay yapması zor bir şey. Anne babaların çocuklarını doğru yetiştirmeleri bu konunun çözüm yolu ama oradaki kısır döngüyü kırmak çok zor. Kendileri doğru yetiştirilmemiş anne babanın yetiştirdiği çocuk da yanlış oluyor. Birey olamamış, sorumluluklarından kaçan, donanımsız, özgüvensiz, yalnızlıkla baş edemeyen anne babaların nasıl doğru çocuk yetiştirmelerini bekleyebiliriz.


Toplumsal ve bireysel vicdanı gelişmemiş bir ülkedeyiz. Doğru ile yanlışı ayırt etme yeteneğimiz zayıf. Son olarak da değişime karşı müthiş bir direnç gösteriyoruz. İnsan olduğumuzu, düşünebilme, karar verebilme yeteneğimiz olduğunu hatırlamamız gerekiyor. Acilen her bir birey yaptığı her hareketin sorumluluğunu üstlenmesi gerektiğinin farkına varmalı. Neyin doğru neyin yanlış olduğunu önemseyerek yaşamak insan olmanın gereği.


Kitaplar, Cehaletin İlacı

Comments


bottom of page