Bir insanın bu kadar iyi olma ihtimali onun için ütopik bir düşünceydi. Fakat diğer taraftan da kendisini sevilebilir bir kişi olarak görmüyordu. Bu durumda gördüğü bu ilgiyi nasıl yorumlayacağı konusunda hiçbir fikri olmuyordu.
Yalnız bir insandı. Yalnızlığı kendisi tercih ediyordu. Aslında eğer imkanı olsa yalnız olmamayı da isteyebilirdi.
Geçmişte hatalı tercihler yapmıştı ve şimdi yaptığı yanlış seçimlerin cezasını çekiyordu.
Yaşlanıyordu. Yaşlanmaktan hiç hoşlanmıyordu. Zamanın çok hızlı geçtiğini hissediyordu. Yapmak istediği şeylerin sayısı ile yapabilme gücü arasında orantısızlık vardı.
Geçmişte yaptığı yanlış seçimlerin maliyeti büyük olmuştu. Yanlış kararların onu sürüklediği yol olmak istediği yerin çok çok ötesine taşımıştı onu. Halbuki o kararları verdiği sırada başına bunların geleceğini en ufak olsun hesap etmemişti. Sorsan kendisini akılcı, akıllı, mantıklı bir kişi olarak adlandırırdı ama yaşadığı hayat hiç de öyle demiyordu.
Yanlış seçimler yapmanın ve bunun farkına varmanın çok ciddi bir yan etkisi var. Yanlış seçimler sonucu istemediği bir hayat yaşadığını gören kişi artık her yaptığı seçimin yanlış olacağı korkusu ile seçim yapamaz hale geliyor. Bu durumda ne yapmak gerekir, bu durumdan nasıl kurtulmak gerekir?
Ringte dayak yemek mi, ringte dövüşenleri izlemek mi? Daha önce her ringe çıktığında dayak yemiş olan kişi hala ringe çıkma gücünü nereden bulabilir?
Geçmişte yaptığımız seçimlerin yanlış yada hatalı olduğuna nasıl karar veriyoruz? Bugünümüze bakarak… Bugününden memnun olan kişi geçmişte yaptığı seçimleri tecrübe olarak adlandırıyor, bugününden memnun olamayan ise hata. Bu durumda aslında geçmişte ne yaptığımız değil bugünü nasıl algıladığımız önemli. Biraz uyanık olan kişi kendisini kandırabilecek onlarca şey bulabilir. Bugünü ve geçmişini kurtarabilmek adına kendisini kandırabilir. Yeter ki bakış açısı bu yönde olsun.
Benden gerçekten hoşlanıyor olmasını çok isterdim.
İyi olanlar zaten daha önceden kapılmış oluyor. Sen elmayı seviyorsun diye onun da seni sevmesi gerekmiyor.
Bir kişi durup dururken korkak olmuyor ki. Korkaksa bir sebebi var. Korkmadan yaşadığında canı acıyan kişi artık eskisi gibi olamıyor.
Bir yanım sürekli temas halinde olmak istiyor bir yanım da kaçmak. İki arada bir derede bırakıyor beni. Nasıl bir insansın? Gerçekten olağandışı bir durum var sende.
Keşke oturup saatlerce konuşsak diyorum. Şimdiye kadar senin özelliklerinde bir kişi tanımadım. Daha yakından tanıyıp, insani zaaflarını görüp, "Hah, işte bu! Melek değilmiş" diye çığlık atmak istiyorum. Arşimet'in "Evreka!"sı….
Sözü Ari Barokas’a bırakıp bitireyim bu eziyeti.
uyanıp göremedik
bir telaş, bir delilik
bu gidiş, hızlı durmalar
geçiyor; vay, vay, vay
ömrümüz yine geçiyor
geçiyor gülemeden
sonunu göremeden
bir çıkış lâzım, bulamadılar
geçiyor; vay, vay, vay
ömrümüz yine geçiyor
ömrümüz yine geçiyor
vay, vay, vay
ömrümüz yine geçiyor
bir hayal kovaladım
gönlümü oyaladım
ne vakit kalmış, bilemediler
geçiyor; vay, vay, vay
ömrümüz yine geçiyor
ömrümüz yine geçiyor
vay, vay, vay
ömrümüz yine geçiyor
başıboş kelimeler
dökülür, boşa gider
bir satır yazdım, silemediler
geçiyor; vay, vay, vay
ömrümüz yine geçiyor
Comments